M. Ö. Otuz Beşinci Yüzyıla kadar iner.
Mevduat ve kredi işlerinin tarihteki kökleri, para tedavülünden eskidir.
İnsanlar, eskiden beri, varlıklarını güvendikleri yerlerde saklamak veya saklatmak ihtiyacını duymuşlardır. İlkçağlarda, din korkusu son derece kuvvetli idi. İlahları aldatmak, kimsenin aklından geçmezdi. En kudretli kişiler bile, göklerin gazabından çekinirler ve tapınaklara ilişemezlerdi. Mallarını hırsızlardan, zorbalardan, düşmanlardan ve hükümdarlardan korumak isteyenler, tapınaklara emanet ederlerdi.
İlahların koruyucu kanadına emanet edilen kıymetler, bir ayni tevdiat mahiyetinde idi.
Ayni tevdiat tapınakların tek varlık kaynağı değildi. İlahların sempatisini kazanmak üzere sunulan hediyeler, o zamanlara göre, azımsanmayacak değerler tutardı.
Rahipler, bu kıymetlerin hesabını tutarlar ve tapınak çıkarına yararlı amaçlara kullanılmasına çalışırlardı, ihtiyacı olanlara bu kıymetleri ödünç verirlerdi, ilk ödünç verme işlemleri de, ayni kredi mahiyetinde idi.
İlk bankalar, tapınaklardı. İlk bankacılar, rahiplerdi.
Tapınağa ait veya ilahların koruyucu kanadına bırakılmış olan bir toprağı ekip biçenler, aldıkları üründen bir kısmını rahiplere sunarlardı. Tohumluk borçlananlar saygı ve şükran duygularının etkisi altında fazlasıyla iade ederlerdi. Çift hayvanı veya damızlık ödünç alan, borcunu öderken bir yavru katardı. Kredi muamelelerine en fazla konu olan kıymetler, hayvanlardı. Bundan ötürü, eski dillerde, yavrulama kelimesi, aynı zamanda faiz anlamına gelirdi.
Eldeki bilgilere göre, kredi muamelelerinin ilk geliştiği bölge, Mezopotamya'dır. Arkeolog'lar. M. Ö. Otuz Beşinci Yüzyılda Uruk'taki Kızıl tapınağın banka gibi faaliyet gösterdiğini düşündürecek levhalar bulmuşlardır.
Mezopotamya tapınakları, iki bin yıl, nüfuz ve kudretlerini yürütmüşlerdir. Kızıl tapınakların en parlak çağı, Babil medeniyetidir. Etiler'in ve Asurlular'ın orduları, Babil tapınaklarının dokunulmazlığına saygı göstermişlerdir.
Yunanlılar, bankacılığı Babil ve Fenike'den öğrenmişlerdir. Parthenon ve Apollon tapınakları. Yunan sitelerinin en zengin kredi kurumları arasında sayılmakta idi. Yunan bankaları, sitelere para bularak, kamu kredisinin gelişmesine öncülük etmişlerdir.
İlkçağlarda kredi faaliyeti; dini kurumların tekelinde kalmamıştır. Babil’de, Fenike'de ve Yunanistan’da büyük ve nüfuzlu aileler bankacılıkla ilgilenmişlerdir. Atina'nın en büyük ve tarihte iz bırakmış bankacısı. Pasion adında azad edilmiş bir köledir. Yunan siteleri de, bu karlı iş koluna ilgi göstermişler ve kamu bankaları kurmuşlardır. Kamu bankalarının en meşhuru, Diyojen ve babasının yönettiği Sinop Bankası idi.
Roma'da, para ve kredi muameleleriyle uğraşan dört ayrı sermayedar tabakası vardı. (1) Aralarında Brütüs'ün de bulunduğu şövalyeler, kredi ve iltizam işlerinden büyük kazançlar sağlıyorlardı, ilk çağların bilinen en yüksek murabaha faizini uygulayan banker, Brütüs'tür. (2) Publicain denilen diğer bir kategori, iltizam ve taahhüt işleriyle para ticaretini bir arada yürütüyordu. (3) Çoğunluğu Yunanistan'dan gelmiş ve hürriyetlerini kazanmış kölelerden argantarii'ler mevduat toplarlardı, kredi verirlerdi ve noterlik yaparlardı. (4) Sınır boylarında negociatores denilen ve yabancı kavimlerle kambiyo ve ticaret muameleleri yapan sarraflar da vardı.
İlkçağlarda hayli hareketli görünen kredi ticareti, Roma'nın çökmesiyle sönük bir devreye girmiştir. Kanonist'lerin faizi haram saymaları, yüzyıllar boyunca, Avrupa bankacılığının gelişmesini engellemiştir. Ortaçağın taassup ikliminde, yalnız Lombard'ların, Yahudi'lerin ve Temple Şövalyeleri'nin ödünç verme muamelelerine giriştikleri görülmüştür.
Ortaçağ sonlarında, bilhassa İtalya'da kuvvetli siyasi nüfuz sahibi aileler, bankerlikle ilgilenmeğe başlamışlardır. Bu tarihlerden itibaren, bankacılık faaliyeti dış ticaretin izini takip etmiştir. Şehirler ve ülkeler arası panayırlarda, bankacılık muameleleri gittikçe önem kazanmıştır. Akdeniz dünya ticaretinin merkezi durumunda iken, İtalya'da bankacılık hızlı bir ilerleme kaydetmiştir. Bu devrin büyük İtalyan bankerlerine, Peruzzi ailesi örnek gösterilebilir. Peruzzi Bankasının 16 şubesi ve 150 ajansı vardı.
Amerika'nın keşfinden sonra, kredi faaliyetinin ağırlık merkezi Okyanus kıyılarına kaymıştır. Jacgues Coeur, Fugger, Stockholm ve Amsterdam Bankaları, modern kredi organizasyonunu hazırlayan çığıra rehberlik etmişlerdir.
Yirminci Yüzyıla kadar, bankacılığa Jacques Coeur, Medicis, Fugger, Crozat, Bothschild veya Morgan gibi büyük aile adlarının hakim olduğu dikkate çarpmaktadır.
Avrupa'nın ilk büyük banker aileleri, para getirecek her şeyle ilgilenirlerdi. Deniz aşırı ticaret, Avrupa’daki ve sömürgelerdeki madenler, darphane işleri, vergi tahsilatı, ithalata tavassut, kambiyo muameleleri, borsa spekülasyonları ve devlet istikrazları onların başlıca plasman konularını teşkil ederdi. Muamelelerinde, kendi öz kaynakları önemli yer tutardı. Bazen bir tacir gibi mal alıp satarlardı. Bazen bir diplomat gibi yabancı devletlerle yapılan müzakereleri idare ederlerdi. Bazen ordulara ve donanmalara kumanda etmeğe heveslenirlerdi. Bazen hükümdarların, bakanların ve validenin iktidara gelmelerinde ve iktidardan düşmelerinde rol oynarlardı. On Dokuzuncu Yüzyıl eşiğine kadar bankacı ile toptancı taciri, diplomatı veya iktidarın arkasındaki adamı ayırt edebilmek kolay değildi.
On dokuzuncu Yüzyılda, bankacılığın gelişmesi üç ayrı yöne bölünmek istidadını göstermiştir, İngiliz bankacılığı, ticari kredi muamelelerini dahi aşırı bir ihtisaslaşma ve iş bölümü ortamında yürütmeğe meyletmiştir. Almanlar ihtisaslaşma cereyanını benimsememişlerdir. Fransızlar, her iki cereyan ortasında bir karma sistem üzerinde durmuşlardır.
Yirminci Yüzyılda, bankacılık bünyesine hakim olan eğilimler şöyle özetlenebilir: (1) Refahın tabana inmesiyle, halk mevduatı baş döndürücü bir gelişme göstermiştir. Mevduat bankalarının önemi, diğer tipleri gölgeleyecek derecede büyümüştür. (2) Halk mevduatını toplamak için, şube ve ajansları artırmak zorunluğu ile karşılaşılmıştır. Firma sayısının azalmasına karşılık, gişe adedinde büyük artışlar kaydedilmiştir. (3) Mevduatın istikrarı, bankalara orta dönemli iştirak ve yatırım plasmanlarını genişletmek ve ankes oranını düşürmek imkanını vermiştir. (4) Şube vs ajans sayısının çoğalması, ücretlerin yükselmesi ve reklam masraflarının kabarması, kredi maliyetinin pahalılaşması istikametinde ağır fakat devamlı bir gelişme doğurmuştur.
İkinci Cihan Savaşından sonra dünya ticaretinin büyümesi, dış yatırımların artması, turizmin canlanması, sermaye transferlerinin önem kazanması ve Eurodollar piyasasının belirmesi, bankaları milletlerarası alanda faaliyetlerini genişletmeğe sevk etmiştir. Ayrı memleketlerdeki kredi kuruluşları arasında birleşmeler olmuştur, içerideki ve dışarıdaki gişe örgütlerinin firma adı ile beraber yabancı bankalara satıldığı görülmüştür; Konsorsiyum bankaları denilen yeni bir kredi kurumu türü meydana çıkmıştır. Hemen bütün ülkelerde, mevduat hacmi büyük gelişmeler kaydetmiştir.
Yirminci Yüzyılın ikinci yarısında Anglo - Saksonlar hızla gelişen Japon bankacılığının rekabeti ile karşılaşmışlardır. Kıta Avrupasında da, bankaların dünya ekonomisindeki rolleri gelişmeğe devam etmiştir. 1971 başlangıcında dünyada en büyük aktif toplamına sahip on beş bankanın 6 tanesi Amerikan, 5 tanesi Japon, 2 tanesi İngiliz, 1 tanesi İtalyan ve 1 tanesi Kanada firması idi.
Almancası : Geschichte des Bankwesens.
Fransızcası : origine et èvolution des banques.
İngilizcesi : history of banking.