Yüklenirken Lütfen Bekleyiniz...

BOULDING'IN MAKRO PAYLAŞIM TEORİSİ NEDİR?


Milli gelirin dağılımını tahlil eder. Boulding, ilkin iki büyük basitleştirmeye başvurur: i) Milli gelirin iki gruptan meydana geldiğini ve bunların ücretler ile karlar olduğunu belirtir. Emek gelirleri (labor income) ile emek dışı gelirler (nonlabor income) arasında milli gelirin paylaşıldığını ifade eder. ii) İktisadi üniteleri firmalar ve fertler olarak ikiye ayırır. (Hükümet ve bankacılık kesimi daha sonraki çalışmalarında ayrıca ilave edilmiştir.) Boulding'e göre; Net karlar, faiz, rant ve firmaların dağıtılmayan rezervleri toplamı, brüt karları oluşturur. Mallar, borçlar (veya senetler) ve para, değişime konu olan aktiflerdir. Milli gelirin paylaşımı en basit biçimde ele alınırsa.. Emek gelirleri (W) ile kar. Rant ve faizi içine alan emek-dışı gelirler topluca (V) ile gösterilirse.. Milli gelir (Y) için şu temel özdeşlik ortaya çıkar; Y ºW + V Bu durumda, Keynesgil tüketim fonksiyonu C = Fe (Y) ve yatırım fonksiyonu I = Fi (Y). Aşağıdaki biçime girerler: C = Fc (W, V) I = Fi (W, V) Diğer yönden, milli gelir; tüketim ve yatırım toplamına eşittir ve toplam arz efektif talep özdeşliğinin bir ifadesidir: Yº C + I Dikkat edilirse, dört denkleme karşılık beş bilinmeyen (Y, W, V, C, I) bulunduğu için sistem eksiktir ve çözümü beşinci bir denklemin ilavesini zorunlu kılmaktadır. Boulding dört unsura sahip olan firmaların global tasarruf özdeşliğinden giderek sonuca ulaşır. Firmaların reel aktif değerlerinin artışı yani yatırım (D; firmaların para stoklarının artışı (dmb) büyük ölçüde tüketim kredisi alan fertlerin firmalara karşı borçlarının artışı (dkb) ve nihayet, firmaların kişilere karşı borçlarının artışı (d K'b) ile belirtilirse, bu takdirde firmaların toplam karı (emek-dışı gelirler toplamı), firmaların toplam tasarrufuna ve firmaların dağıttıkları faiz ve dividantlara (D) eşit olması gerekir. Bu durumda, beşinci denklem elde edilir. V = I + dmb + dKb – dK’b + D Burada, kar ve ücretler için ortak olan ve transfer faktörü (T) adı verilen önemli bir ifadeyi görüyoruz: dmb + dKb – dK’b + D. Transfer faktörü temel bir unsur sayılır. Çünkü, firma yatırımları ve fertlerin tüketimleri arasında emilen hasıla­nın yapısı global gelirin paylaşımını tayin eder. Şöyle ki, T faktörüne firmaların reel aktif artışları (yatırım) eklenirse kara; kişilerin tüketimi ile aktif artışlarından T çıkartılırsa ücretlere eşit olur: V = I + T W = Y – V = C + I – (I - T) = C - T Uzun dönemde, denebilir ki ücret ve ücretdışı gelirler arasındaki paylaşımı dividant fonksiyonu tayin eder. Burada, dividantların dağıtımı gerçekleşen karlara bağlanırsa, karlar azaldıkça dividantlar da düşecek demektir. Diğer deyişle D nin artışı W yi azaltacaktır. Rant ve faiz mukaveleye dayanan ödemeler olduğu için, dividantlar ücret dışı gelir payını yani karı tayin eden en önemli etken durumuna sahiptirler. Kısa dönemde ise, kişilerin ve firmaların nakdi stok hacimlerini tayin eden likidite tercihleri ilave edilebilir. Boulding kullandığı çeşitli denklem ve varsayımlardan hareketle üç model halinde paylaşım dengeleri meydana getirmiştir. Birinci modelde, tüketim milli gelirde ücretlere ait payın; yatırım, karlara ait payın fonksiyonu olmaktadır. Milli gelir içinde ücret payının artışı tüketimi, kar payının artışı ise yatırımı, şüphesiz artıracaktır. Transfer faktörünün elemanlarını toplam gelir (C+I) den bağımsız kabul ederse transfer faktörü, bu modelde bütün sistemi tayin edici bir role sahip olacak demektir. Böylece, belirli bir paylaşım gelirli bir tüketim ve yatırıma sonuç olarak toplam gelire tekabül edecektir. T faktörünün sistem dışında veri olarak ele alınması halinde model bütünü ile tayin edilebildiği İçin, T faktörünün bağımsızlığı çok önemli duruma girmektedir. İkinci modelde, Boulding tüketimi gelirin mutlak seviyesine, yatırımı karın mutlak seviyesine bağlar. Transfer faktörü yine output'dan bağımsızdır. Herhangi bir gelir seviyesine tekabül eden tüketim seviyesinden T yi çıkartırsak ücret seviyesini buluruz. Yatırım karın bir fonksiyonudur ve gelirden ücretlerin düşürülmesiyle kar elde edilir. Milli gelir, yatırımla tüketimin toplamına ve ücretle karlara eşit oluncaya kadar dalgalanmalar gösterir. Sistemi tayin eden T faktörünün önemi burada da açıktır. Üçüncü modele gelince, tüketim ve yatırım fonksiyonları ücret ve kar olarak iki değişkene bağlı kılınmıştır. Diğer bir deyişle, tüketim ve yatırımın büyüklüğü hem toplam ücret ve hem de toplam kara ve böylece milli gelirin paylaşımına ve büyüklüğüne tabidir. Burada çıkan sonuçlara göre transfer faktörü artarsa, gelir paylaşımı gittikçe ücretlilerin aleyhine, ücretli olmayanların lehine gelişir. Bundan başka, T faktörü maksimum milli gelire tekabül eden gelirin altında olduğu zaman, ücretlerde bir artış milli geliri azaltırken, üstünde olduğu zaman ücretlerde bir artış milli geliri çoğaltacaktır. Boulding, çalışmaları bütünüyle ele alınırsa, Keynesçi aletleri kullanarak makropaylaşım tahlillerini ilginç biçimde geliştirmiş ve paylaşım teorisini bir bütün halinde toplamasını bilmiştir. Gelir paylaşımında karşılıklı etkilerin varlığını ve bazı kararların yalnız bir gelir grubu üzerinde değil ve fakat bütün gelirlere olan etkisini göstermek istemiştir. (Y. Ülken) Almancası : Bouldingsches Einkommensverteilungsmodell. Fransızcası : Modéle de Boulding sur la répartition du revenu national. İngilizcesi : Boulding's income distribution model. (Bk; Gelir dağılımı)