Yüklenirken Lütfen Bekleyiniz...

FİYAT TEORİSİ NEDİR?


Fiyatın sebebi ve oluşum üzerine ileri sürülen görüşlerin toplu ifadesidir.

Fiyat uzun zaman değer kavramı ile bir arada incelendiği için. Fiyat Teorisi de Değer Teorisine sıkı bir şekilde bağlı olarak ele alınmış ve onunla birlikte yürütülmüştür. İlk çağlardanberi değer kavramı, kullanım ve değişim değeri olarak iki bölümde incelenmiş olup değişim değerinin para ile ifadesi fiyat manasına alınmıştır.

Fiyatın izahı geçmişten bu yana derin farkları gösterir. İlk ve Ortaçağlarda değişim değeri ve dolayısıyla fiyat daha çok normatif açıdan incelenmiş, yani fiyatın ne yükseklikte olması gerektiği uzun uzun tartışılmıştır. Adil fiyat (justum pretium) bu görüşün ortaya koyduğu ve yüzyıllarca sürüp götürdüğü bir doktrindir.

İktisat ilminin kuruluşu ile beraber normatif açı terkedilerek fiyat daha çok sebep-sonuç ve daha yakın zamanlarda fonksiyonel ilişki açısından ele alınmıştır. Şu veya bu yükseklikte bir fiyatın meşru oluşu veya gayrı meşru oluşu bir yana, fiyatı ne fazla ne eksik o seviyede belirleyen sebeplerin araştırılması birinci planda yer almış olmaktadır. Modern anlamı ile fiyat teorisini geçmişin normatif düşüncesinde ayırt eden özellik buradadır.

Fiyat Teorisi, kurulduğu günden bu yana, iki farklı açıdan gelişme göstermiştir:

1. değişim değerini (fiyatı) tayin eden sebep ve illetin tartışılması;

2. Piyasa şeklinin tayini. Her iki açıdan alınan mesafeyi açıklamakta fayda vardır:

i) Değişim değerini ve o yoldan fiyatı tayinde son sözü söyleyecek olan sebep uzun zaman tartışmalara ve farklı yorumlara konu olmuştur. Fiyatın objektif olarak üretim maliyeti veya sübjektif olarak alıcı davranışı şıklarından birine göre izahı Klasik ve Aleo-Klasik Ekolün başlıca ayrılık noktasını verir.

A. Klasik çözüm, değişim kıymetini üretim maliyetinin tayin ettiğini ileri sürer. Adam Smith, değişim kıymetini genel olarak emeğin tayin ettiğini kabul etmekle beraber, bunun yalın hali ile ilkel bir toplum için düşünülebileceğini, gelişmiş bir toplumda ise üretilen malın birimi içine girdiği kadar emek + sermaye + toprak unsurlarına ait payların mübadele değerini belirlemiş olacağı sonucuna varmıştır. Ricardo ise, sermayeyi bir dönem önceki emeğe bağlayıp toprağın payı olan rantı fi­yatın sebebi değil ancak sonucu olarak aradan çıkardıktan sonra, değişimdeğerini sadece emek üzerine oturtmuştur. Fiyatın sebep ve illetini tayinde Smith üretim maliyetini bütün unsurları ile dikkate almış ve emeği sadece ölçü birimi olarak düşünmüştü. Üreticinin maliyet unsurları burada onlarla satın alınacak emek miktarına çevrilerek ifade ediliyordu. Ricardo, ölçü meselesi bir yana, sebep ve illeti dahi doğrudan doğruya emek üzerine oturtmak suretiyle konuya kesin bir çözüm yolu getirmek istemiştir.

İster tek başına emek, ister genişletilmiş hali ile üretim maliyeti göz önüne alınsın, Klasik görüş değişim değerini objektif temel üzerine inşa etmiştir. Burada ayrıca tabii fiyat ve piyasa fiyatı ayırımı da önem taşır. Birincisi üretim maliyetinin tayin ettiği fiyat, ikincisi piyasada arz ve talebe göre günü gününe teşekkül eden fiyattır. Tam rekabete açık bir piyasada ikinci devamlı olarak birinciye eşitlenme eğilimini taşır.

B. Fiyatın sebep ve illetini tayinde Neo-Klasik - Marjinaiist Ekolün getirdiği çözüm klasik görüşün tam tersinedir: değişim kıymetini ve dolayısıyla fiyatı ihtiyaç şiddetine (fayda) ve eldeki mal miktarına göre alıcının sübjektif değerlendirmesi belirler. Üretim maliyeti, fiyatın sebebi olmayıp, sübjektif halde teşekkül eden fiyatın üretim faktörü paylarına atıf yolu ile bölüştürülmesi sonucunda ortaya çıkar.

Fiyatı sübjektif temele dayalı olarak izahta Avusturya Ekolü'nün attığı adım önemlidir. Sübjektivist izah Edgeworth ve Pareto'da farklı bir çözüm yolu bulmuştur. Faydanın mutlak olarak ölçülemeyip ancak farklı mallardan demet halinde alınmış bir bileşim içinde kıyaslama yolu ile ölçülebileceği fikri kayıtsızlık eğrileri tahliline yol açmıştır. Yürütülen tahlil, tek bir mala ve tek bir üretim kesimine bağlı olmamak manasında geneldir. Fiyat tahlili L. Walras'da da aynı niteliği taşır. Walras, fiyatlar arasında karşılıklı bağlantıyı -interdependence- göz önüne alarak eş-anlı denklemler halinde genel bir denge tahliline yönelmiştir.

Fiyatın sebep ve illetini tayinde klasiklerden Neo-Klasiklere kadar uzanıp gelen iki zıt görüşü birleştirerek uzlaştırıcı bir çözüme varmada önemli adım Alfred Marshall tarafından atılmıştır. Fiyat, Marshall'a göre, talep cephesinde alıcının sübjektif davranışı ve tercihi, arz cephesinde satıcının ob­jektif üretim maliyeti bir araya gelerek teşekkül eder. Fayda ve maliyet, makasın iki keskin yüzü gibi, fiyatı aynı anda tayin eder. Marshali'da fiyat tahlili, Walras'ın aksine, genel değil, belli bir üretim kesimine bağlı olmak manasında kısmi bir denge anlayışına dayalıdır. Marshall, bundan başka, arz ve talebin işleyişinde zaman unsurunun oyna. dığı rolü göz önüne alıp bunu dönem kavramı ile Fiyat Teorisi içine işlemek suretiyle de konuya önemli bir katkıda bulunmuştur. Kısa ve uzun dönem kavramı Marshall'den beri iktisatçıların ortaklaşa kullandıkları tahlil araçlarıdır.

Fiyat Teorisinden sübjektif unsuru -faydayı- tamamiyle kovarak fiyatı sadece objektif unsurun ışığı altında incelemeği İsrarla ileri sürenler olmuştur. İsveçli iktisatçı G. Cassel bunların başında gelir. Cassel'in savunduğu fikir başlangıçta ilgi toplamakla beraber uzun ömürlü olamamıştır. Sübjektif - psikolojik unsur tüketici kanadında olsun, üretici tarafında olsun, ekonominin her dalında ve kesiminde karar alma olayına sökülüp atılamayacak biçimde yerleşmiştir. Sübjektif unsura açık olma­yan bir davranış düşünülemez. Fiyat teşekkülünde de aynı suretle sübjektif unsuru hesaba katmadan yürütülecek bir tahlilin daha ilk adımlarda başarısızlığa uğrayacağı muhakkaktı.

İster Neo-Klasiklerdeki şekli ile sübjektif, ister Marshali'da olduğu gibi objektif unsurla karma halde dikkate alınan marjinaiist tahlil Fiyat Teorisinin bugün için temelini teşkil ediyor dernekte ha­ta yoktur.

ii) Fiyatın sebebini belirtmede olduğu gibi, çerçeve ve ortam şartı olarak piyasa şeklini tayinde de başından beri farklı görüşler ileri sürülmüştür. Klasik iktisatçıların dikkate aldıkları ortam, monopol piyasasına seyrek ve dağınık temaslarla beraber, tam rekabet piyasasıdır. Piyasa fiyatının tabii fiyata, yani üretim maliyetine eşitlenmesi fikri bu ortamda rahatlıkla savunulabilmiştir. Fransız iktisatçısı Cournot ile beraber monopol piyasası açık seçik ortaya konulduktan sonra, Marshall'in de konuya önemle eğilmesi sonucunda, farklı piyasaların durumu ve bu farkların fiyat teşekkülüne getirdikleri özellikler enine boyuna dikkate alınmıştır.. Monopol piyasası, eksik rekabet veya monopolle karışık rekabet piyasası, oligopol, duopol piyasaları bu dikkat ve alakanın gün ışığına çıkardığı konulardır, incelenen piyasa şekline ve egemen girişim çeşitine uyarak fiyat teşekkülünün yumuşak (flexible) ve katı işleyişin ayrı ayrı tipleri ile incelemek, o arada dev firmalarca güdümlü fiyatların günümüz ekonomilerindeki rolünü açıklığa kavuşturmak bu sayede imkan dairesine girmiştir.

Almancası : Preistheorie.

Fransızcası : théorie des prix.

İngilizcesi : price theory.