Yüklenirken Lütfen Bekleyiniz...

İKTİSADİ DEVLET TEŞEKKÜLLERİ NEDİR?


Türkiye'de, 1938 yılında, 3460 sayılı kanunla kurulmuştur. Bütün sistemler, zamanla gelişir ve ihtiyaçlara paralel olarak değişikliklere uğrar. Türkiye'de de, İ.D.T’leri rejimi, kanun koyucu tarafından lüzum duyuldukça değiştirilmiş ve bu rejime bağlı kuruluşların sayısı da artmıştır. Sistem, doğuşundaki karakter çizgilerinden ancak bir kısmını günümüze kadar muhafaza etmiştir. İDT'leri, başlangıçta, iyi düşünülmüş bir sistemdi. Sistemin gerçekleşmesini sağlayan devlet adamı Celâl Bayar'dır. Almanya'da, Nasyonal Sosyalistler iktidara gelmeden yirmiye yakın büyük firmanın yönetim kurulu başkanlık ve üyeliğini yapmış olan ve o tarihlerde İktisat Bakanlığı Başmüşaviri bulunan Von der Porten adında, engin işletmecilik ve yöneticilik tecrübesine sahip bulunan bir iş adamı, tavsiyeleriyle, sistemin kuruluşuna ışık tutmuştur. IDT'nin şimdiye kadar uğradıkları başarısızlıklar ve gösterdikleri arızalar, sistemin kusuru değildir. İDT'leri, birer kamu holding'i durumunda idiler. Kabul edilen model, modern Kapitalizm organizasyonunun benzeri idi. Modern Kapitalizm'de finansman, yönetim ve denetleme fonksiyonlarını gören organiara mütenazır ve simetrik bir örgüt, IDT'leriyle Devlet Kapitalizmi'nın yapısı içinde kurulmak istenmişti. 1938 yılında yürürlüğe giren 3460 sayılı kanuna göre, İDT'nin sermayeleri veya sermaye çoğunluğu devlete aitti. İDT’nün, kendi camiasındaki kuruluşlar üzerindeki etkisi, bir holding'in sermaye ve idare kontrolünü elinde tuttuğu firmalarla ilişkilerini andıracaktı. Kanun gereğince, İDT'leri, doğrudan doğruya işletmeci durumunda bulunmayacaklar ve ellerindeki teşebbüsleri, müesseselere devredeceklerdi. İşletmeler, kuruluşlar ve oluşum üç kademeli bir hiyerarşi vücuda getirmekte idiler. İDT’lerinin ve bunlara ait müesseseler ve işletmelerin denetimi, Başbakanlığa bağlı olan Gene! Murakabe Heyeti'nce yapılacaktı. Genel Murakabe Hey'eti, yabancı memleketlerdeki sociâtâ fiduciaire'lerin paraleli sayılabilecek bir kamu organı idi. Kuruluş tertibi de, zaten Avrupa'nın işletme denetimi alanında tanınmış bir şirketince hazırlanmıştı. Anonim şirketlerdeki gibi, İTD’lerinin de bir Genel Kurulu vardı. Genel Kurul, Başbakanın veya görevlendireceği bir Bakanın başkanlığında toplanmakta idi. Üyeleri, bazı Bakanlar, iktisadî ve malî işlere bakan TBMM Komisyonlarının başkanları, başkan yardımcıları, sözcüleri, kâtipleri ile seçecekleri beşer üye ve ayrıca Sayıştay ve Genel Murakabe Hey'eti Başkanları ile sermayesi bir milyon lirayı aşan millî bankalar yönetim kurulu başkanları ve genel müdürleri idi. Çeşitli tenkidlere konu olan Genel Kurul'un, 440 sayılı Kanunla girişilen reorganizasyon harekâtı sonunda kaldırıldığını ve İDT’lerinin organlarının şu şekli aldığını görüyoruz: Her İDT'nde bir Yönetim Kurulu ve bir Genel Müdür ile yardımcılarından ibaret karar ve icra organları; bütün İDT'lerine şâmil olup, karar ve icra organları üzerinde denetim icra eden Yüksek Denetleme Kurulu ile TBMM Kamu iktisadi Teşebbüsler Karma Komisyonu. Birincisi, yani Yüksek Denetleme Kurulu. İDT’lerini, hükümet adına, ikincisi de, TBMM. namına denetliyen müşterek organlar olarak belirmektedir. İDT’lerinde, sistemin doğuşundan itibaren, gergin ve huzursuz bir ortamla karşılaşılmıştır. Organizasyonun modern Kapitalizme mütenazır ve simetrik biçimde kurulmasına rağmen, kadro ve maaş konularında, devlet dairelerinin usulleri uygulanmıştır. Üst kademe baskısı ise, devlet dairelerinde- kilerden daha da kuvvetli olarak hissedilmiştir. 3659 sayılı barem kanunu, özellikle teknik elemanların hoşnutsuzluğuna yol açmıştır, ikinci Dünya Savaşının getirdiği enflâsyon ve darlıklar, İDT'lerinin başarısını da güçleştirmiştir. Zonguldak'ta uygulanan iş mükellefiyeti ve halkın birçok sıkıntılardan İDT'lerin sorumlu tutması, sistemin popülaritesini zayıflatmıştır. Her türlü zorluğa ve imkânsızlığa rağmen, huzursuz bir bürokrasi ortamında, sistemi disiplin altında yürüten ve dirayetli bir yönetimle İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar getiren, Ekonomi Bakanı Fuat Sirmen'dir. İDT’lerinin yönetimine ve kontroluna dair kanun koyucunun 1938'de kabul ettiği prensipler, tatbikatta plâtonik kalmıştır. Firma yöneticisi durumunda bulunan ve kendilerinden birer kamu müteşebbisi görevi yapmaları beklenen genel müdürler ve müdürler, üst kademelerin sürekli müdahalesi ve baskısı altın'da uzun yıllar bunalmışlardır. Tek parti rejiminde hükümetin sahip olduğu mutlak otorite, oluşum ve kuruluş yöneticilerine normal yetkilerini kullanmak fırsatını vermemiştir. Bütün yetkiler gerçekte, Bakanlık tarafından kullanılmıştır. İşler, hükümetten gelen direktiflerle yürütülmüştür. Umumi Murakabe Hey'eti'nin değerli eleştirileri, çok defa etkisiz kalmıştır. Örgüt, bürokrasinin baskısı altında, iktisadilik prensipin arka planda bırakarak devlet daireleri gibi çalışır olmuştur. İDT’leri, zararlarının kapatılmasını ve sermaye ihtiyaçlarının karşılanmasını devlet'ten beklemişlerdir. Temsil ettikleri büyük sermayelerden devlet bir kazanç almamıştır. Sermayelerin ve diğer fonların akımı, devletten İDT'lerine doğru tek yönlü olmuştur. Devletin ekonomik hayata müdahalesinin esasları, mahiyeti, şekil ve derecesi konusunda bir kaç onyıldır süregelen tartışmalarla, önce. 1950'lerde, sonra, 1960'ların ortalarına doğru yoğunlaşan tenkid ve eğilimlerin belli bir kesiminin ağırlık kazanmasıyla birlikte ve bir reorganizasyon hareketiyle, İDT’leri hakkındaki 3460 sayılı ana kanun, yerini, esas itibariyle, 1964 yılında çıkan 440 numaralı kanuna terketmiştir ve 440'a göre, İDT’leri, şu açık hüviyet ve fonksiyonu almışlardır: İDT’lerinin sermayesinin yarıdan faziası (veya tamamı), tek başına ya da birlikte olmak üzere, devlete, katma bütçeli idarelere yahut İDT’lerine ait olacaktır. Özel kanunla kurulacak ve 440'a tabi olacağı da belirtilecektir. Kısmen kamu, kısmen özel hukuk hükümlerine tabi ve sorumluluğu da sermayesi ile sınırlı bulunurken, devletin genel bütçe ve harcama usulleri dışında tutulmuştur. Bununla beraber, İDT’'leri üzerinde, ortak organlarınkine ilâveten, başta ilgili Bakanlığın geldiği devletin, gözetim, takip ve denetimi; buna mukabil ve bu çerçeve içinde kalmak kaydıyla, teşekküllerin de malt ve idarî özerklikle donatıldığını görüyoruz. Sermayesinin tamamı devlet'e ait olan İDT'leri. kaideten, işletmelerini, kendilerine bağlı, ayrı birer tüzel kişi, yani «müesseseler» eliyle teşkilâtlandırıp yürütmeğe mecbur tutulurken, kendisi de, bir kamu holding'i kimliğiyle belirmektedir. Gene sermayesinin tamamı devlete veya bir İDT'ne ait olan İDT'leri, özel hukuk esaslarına göre kurulmuş ve kendi organik kanunlarında yazılı maksadı taşıyan tüzel kişilere (şirketlere), % 50'yi aşmamak kaydıyla, hissedar olabilir, iştirak edebilirler. Faaliyet ve kaynaklarını, Kalkınma Planına ve Yıllık Programlara uygun surette hazırlayacakları uzun vâdeli ve yıllık yatırım ve finansman programlarına göre düzenleyip, seferber edeceği 440'la emrolunan İDT’lerinin varlık nedeni ve hedefi, gene aynı Kanunla: İktisadî alanda, ulusal ekonomiye faydalı olmak üzere, kârlılık ve verimlilik anlayışı içinde, ticarî esaslara göre ve karma ekonomi gerekleri uyarınca çalışarak, sermaye birikimine yardım etmek, daha fazla yatırım kaynağı yaratmak şeklinde saptanmıştır. İDT’leri, arz ve istihsal ettikleri mal ve hizmet fiatlarını tespitte serbest bırakılırken; bunlardan temel mal ve hizmet mahiyetinde olanların fiyatlarını, hükümetin, gerektiğinde kararlaştırması imkânı da tanınmış ve bu fiatın maliyeti altında bulunması halinde, teşekkül zararının devlet bütçesinden kapatılması esası da konmuştur. Ulaştırma - haberleşme alanında. Devlet Demiryolları ve P. T. T.'yi; enerji ve tabiî kaynaklarda, Etibank. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu, Türkiye Elektrik Kurumunu, imalât ve sanayi grubunda, Sümerbank, Türkiye Sellüloz ve Kâğıt Fabrikaları işletmesi. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu ile Türkiye Demir ve Çelik işletmeleri Genel Müdürlüğü'nü; tarım kesiminde, Toprak Mahsulleri Ofisi, Türkiye Ziraî Donatım Genel Müdürlüğü ve T C. Ziraat Bankası'nı; sosyal güvenlikde, T.C. Emekli Sandığı ile iş ve işçi Bulma Kurumu'nu; malî alanda da, Devlet Yatırım Bankası'nı ve Devlet Malzeme Ofisi'ni örnek olarak zikredebileceğimiz İDT'leri hakkında, 3460 ev 440 sayılı kanun uygulamalarında pek çok tenkitler yapılmıştır ve hâlen de yapılmaktadır. Bu tenkitlerin, esas itibariyle çoğu doğrudur. Ancak, bu tenkitlerin yanırfda, İDT’lerinin, özellikle 3460 devresinde, uzun dönemde gelişme hareketine yaptıkları hizmetleri de belirtmek lâzımdır. Türkiye'de, modern büyük işletmelerin başlıca örneklerini yakın yıllara kadar devlet vermiştir. İDT’leri, millî sanayiin gelişmesine öncülük etmişlerdir. Özel sektörün başarısında, pay sahibi yöneticilerden ve teknik elemanlardan birçoğu da İDT’lerinden yetişmişlerdir. Almancası : öffentliche Unternehmen, Staats unternehmen. Fransızcası : entreprises d'Etat. İngilizcesi : state economic enterprises. (Bk; Devletçilik, Devlet Kapitalizmi, Devlet Sosyalizmi).