Yüklenirken Lütfen Bekleyiniz...

İKTİSADİ SİSTEMLER NEDİR?


Toplum hayatında ve iktisatçılar arasına en çok tartışılan ve mücadelesi yapılan konuların başında gelir. Zamanımızda kapitalist ve kollektivist sistemlerin büyük kavgası bütün şiddeti ile devam ederken, uygulamada sistemlerin teorik temellerinden ayrılması ve aksayan taraflarını karşıt sistemin olumlu sonuçlar veren unsurlarıyla kapatması genel ve yaygın bir eğilim olarak belirmiştir. Hareket noktaları tamamen zıt olan iktisadî sistemlerin uygulamadaki gelişmeleri sonucu ortaya çıkan ortak noktalar, sistem tartışmalarını yeni bir yola sokmuştur, iki sistemin pratikte birbirine yaklaşması eğilimleri, çağımızın çok ilginç bir özelliğidir.

A — Sistem kavramı, herşeyden önce, teorik bir kavramdır. İktisadî, hukukî, sosyal, teknik gibi çeşitli strüktürlerle biçimlenen sistem kavramında, bu strüktürlerin nisbeten sabit belirli bir intibak fikri hâkimdir. Strüktürel (yapısal) unsurların birbirine olan intibaksızlığı, sistemin artık yavaş yavaş bozulduğuna işarettir. Bu intibaksızlığın uzun süre devam etmesi beklenemez. Zira bu intibaksızlığın sonucunda ortaya strüktürlerin mütecanis bir kompleksi olan yeni bir sistem çıkmaktadır. Çünkü yapısal açıdan bakılırsa, sistem, A. Marchal'tn deyimi ile, nisbeten sabit ilişkilerle bağlı çeşitli strüktürlerin «bir bütün'ü, bir kombinezonu» dur.

B — iktisadi sistemler, bir millî ekonomi içinde tüketim ve üretim veya mallar ve ihtiyaçlar arasındaki dengeyi en etkili biçimde gerçekleştirmek iddiasındadırlar. Belirli bir denge kavramıyla hareket eden ve bu dengenin sağlanmasını amaç edinen iktisadî sistemleri bîrbirinden ayıran farklılık, bu amacın gerçekleşmesinde ileri sürdükleri çözüm yolları ve kullandıkları aletlerde ortaya çıkar.

C — Geniş bir açıdan bakılırsa, iktisadî sistemleri başlıca iki grupta toplamak gerekir.

Kapalı Ekonomi Sistemleri,

Değişim Ekonomisi Sistemleri.

İlkini, artık tarihin malı olmuş sistemler olarak kabul etmek mümkündür. Bir ihtiyaç ekonomisi niteliğinde olup, iktisadî dengenin kapalı bir grup içinde sağlanması peşindedir. Zira, üreticiler yalnız kendi ihtiyaçlarını gidermek için faaliyette bulunurlar. Ürettikleri malları dışarıya satmak ve dışardan mal almak yollarını aramazlar.

Sosyal yapım, hiyerarşiktu. Tek bir karar kudretini temsil eden şef veya senyör, bütün iktidarın ve hakların tek sahibidir. Üretim faaliyeti ve hasılanın paylaşımı tamamen şefin iradesine bağlıdır.

Teknik ve iktisadî yapısı basittir, ihtiyaçların çok kısıtlı olması, uygulanan tekniği ilkel seviyede tutar. Dış değişimi  tanımadığı için iktisadî faaliyet alanı çok dardır ve aynı ekonomi sahasında kalmıştır.

Psikolojik yapısı, kâr esprisine tamamen yabancıdır. Şefin iradesi mutlak olduğu için halkın zihniyeti, iktisadî güvensizlik karşısında son derece hassastır ve bu nedenle hürriyetsizlik halkın gözünde önemli değildir. Herşeyden önce, güvenlik içinde yaşamak ve şef'in gazabına uğramamak, halkın baş endişesidir. Toplumun statik karakteri; güvenliğin ilk plânda ele alınması, ihtiyaçların kısıtlılığı ve nihayet kâra yabancı kalınmasıdır.

Değişim ekonomisi sistemlerine gelince, peşinde koşulan üretim - tüketim dengesi, bütün toplum içinde yaratılmak istenir. Diğer deyişle, halk kendi ihtiyaçlarından fazla üretimde bulunarak dışarıya satmak ve çeşitli ihtiyaçlarını bu yolla gidermek imkânlarını ararlar. Böylece, ihtisaslaşma olayı kendini gösterir. Değişim ekonomisinde iktisadî denge başlıca iki yoldan sağlanmak istenir:

Kapitalist piyasa ekonomisi (Kapitalizm),

Kollektivist plan ekonomisi (Kollektivizm).

— Kapitalizm'de iktisadî denge, piyasa mekanizması yoluyla gerçekleştirilir. Birçok Batı Avrupa ülkeleriyle A. B. D. nin ekonomisini karakterize eden ve On Sekizinci Yüzyıldanberi uygulanan kapitalist sistemin yapısal unsurlarını gözeterek teorik şemasını şöyle çizmek mümkündür.

Sosyal ve hukukî yapısının temelinde, üretim araçlarının özel mülkiyete konu olması gelir. Üretim araçlarını sahibi gişirimciler veya kapitalistler işlerin yönetimini üzerlerine alırlar, işlerin yapılmasını üzerine alan emek sahipleri ile üretim araçlarının sahipleri, «.müteşebbisi) ve lişçih sınıfını meydana getirirler. Böylece toplum, iki büyük sınıfa bölünür. Devlet, iktisadî hayata, prensip olarak katılmaz. Ekonomi bütünüyle bir özel menfaat ekonomisidir, iktisadi yapısında, başrol müteşebbisledir. Üretim faktörlerini piyasada kiralayan müteşebbis, bu faktörlerin kombinezonu sonucu meydana gelen malını yine piyasada satar. Piyasa, fiyat kanalıyla faktörlerin payını tayin eder. Kısaca, girişim, gerek üretimin gerek paylaşımın hâkim kişisidit. Müteşebbis geniş bir piyasa üzerinde çalışması ve diğer ücretlilerle rekabet halinde olması maliyetlerin asgarîye inmesi eğilimini yaratır.

Uygulanan teknik ileridir. Yoğun ve hareketli talebin karşılanması yanında, müteşebbislerin yeni ihtiyaçlar yaratması faaliyetleri, tekniğin sürekli gelişimini sağlar. Kullanılan yüksek seviyeli makinecilik ve ileri bir iş bölümünün doğurduğu ihtisaslaşma verim üzerinde olumlu sonuçlar doğurur.

Psikolojik yapısına gelince, en büyük kârın sağlanması, iktisadî hayatın amacıdır. Davranışlarda hâkim olan zihniyet, daima mümkün en dolgun kârın elde edilmesidir. Denebilir ki, kapitalist sistemin en belirgin niteliği kâr’dır.

E — İktisadi denge nin merkezî bir otorite ile ve plan aracılığı ile gerçekleştirilmek istendiği kollektivist sistemin, yapısal yönden, teorik şeması da şöyledir:

Sosyal yapısında, üretim araçlarının özel mülkiyete konu olması kaldırılmış ve sahiplik DEVLET'e verilmiştir. Üretimin, yönetimi devlete aittir. Kollektif olarak elde edilen üretimin paylaşımı yine merkezden yapılır. Üretimi yönetenler ve yönetilenler, emekçi kabul edildikleri için, fikir planında, tek sınıflı toplum olarak gözükür.

Ancak, piyasanın yokluğu ve fiyat yoluyla hesaplamalardan yoksun bulunması, sonuçta, bir teknokrat sınıfının toplumda öne geçmesini ve tercihli bir işlem görmesini doğurur.

Otoriter nitelikli merkezi bir planla üretim, tüketim ve paylaşım kurallarının belirtilmesi kollektivist sistemin iktisadî yapısını şekillendirir. Uygulanan teknik, burada da, en ileri seviyelidir. Başvurulan yüksek dozlu makinecilik ve iş bölümü, teorik yönden, kapitalist sistemin tamamen benzeridir.

Psikolojik yapısında, kâr esprisi kalkmıştır. İktisadî hayatın itici kuvveti, ferdin kâr peşinde koşması değildir. Kamuya hizmet, kârın yerine geçmiştir.

Rahatlıkla denebilir ki, yapısal özellikleriyle belirtilen teorik sistem kavramına, uygulamada saf bir halde rastlamak hemen hemen imkânsızdır. Her sistem, pratikte teorik prensiplerinden ayrılmaktadır. Çünkü her ikisi de reel hayatta ideal bir işleyişe kavuşamamıştır. Bunun sonucu olarak iktisadî dengenin sağlanamaması, zamanımızın iki büyük sistemini birbirine yaklaştırarak her ikisine gittikçe eklektik bir nitelik kazandırmıştır. Bu ilginç gelişme ayrıca ve ayrıntılı olarak ele alınmıştır.

Almancası : Wirtschaftsordnung. Wirtschafts- systeme.

Fransızcası : systémes économiques.

İngilizcesi : economic systems.

(Bk; sistem yakınlaşması. Yakınlaşma Teorisi).