İngilizler, eskiden managers are born and not maden derlerdi. İdareciliğin doğuştan bir kabiliyet olduğunu ve sonradan edinilemiyeceğini belirten bu sözde nisbî bir hakikat payı olduğu düşünülebilir. Ancak günümüzde iş idaresi kurallarını uygulamaksızın büyük bir firmanın faaliyetini planlamak, karara bağlamak, yürütmek ve kontrol etmek İmkânsızdır. Modern idareci, organizasyona ve bilgiye dayanarak girişimcilik fonksiyonunu icra eden kişidir.
i) İş idareciliğinin yahut girişimcilik fonksiyonunun iktisatçıları en çok ilgilendiren yönü, karar safhasındaki davranışlardır (decision making behavior).
İktisatçılar, On Dokuzuncu Yüzyılda, karar konusuna fazla bir önem vermemişlerdi. Çünkü firma faaliyeti piyasa kuvvetlerinin akımına bağlıydı ve münferit firmanın kendi inisiyatifiyle koşulları etkileyebilmek olanağı zayıftı. Analiz aletleri de, henüz gelişmemişti. yazarlar iş idareciliği fonksiyonunu basit ölçülerle tahlil etmeği yeterli görüyorlardı. Homo economicus kavramı ve rasyonellik prensibi, yapılan tahlillerin hareket noktasını teşkil ediyordu. Firma yönetimi de, çok defa karar yetkisini tek başına kullanan bir mal sahibine veya ortağa aitti.
Modern ekonomide sermaye sahipliği ve yöneticilik sıfatları gitgide birbirinden ayrılmaktadır. Bugünkü büyük firmalarda, artık eski otokratik ve pederşahî yapıya pek rastlanmamaktadır. Tek bir yöneticinin -bir ordu kumandanı gibi- bütün hiyerarşi kademelerine tam bir disiplin ortamında sözünü geçirmesi ve her dediğini yaptırması söz konusu değildir. Henry Ford I. nin temsil ettiği yönetici tipinin devri geçmiştir.
Çağımızın büyük firmalarını tek yönetici değil, bir koalisyon idare etmektedir. Koalisyon, birbirlerini tutan, genel kurul önüne dayanışma halinde çıkan ve yönetim kuruluna hâkim olan bir heyettir. Normal olarak firma başkanından, yardımcılarından (veya bazı yardımcılarından) ve gerekirse fabrika müdürlerinden terekküp eder. Koalisyonu klâsik idare meclisinden ayıran özellik, üyelerinden herbirinin firmada aktif ve etkili bir rolü olması ve kuvvetlerini sermayedarlık sıfatından almamalarıdır.
Karar safhasında, firma yöneticilerinin problemi, eldeki kaynakların alternatifler arasında yapılacak tercihlere göre tahsisidir. Kaynak tahsisi kararları, kurulmuş faaliyet düzenini koruyucu, geliştirici veya değiştirici olabilir. Yahut yepyeni bir konu ele alınarak insan ve sermaye tahsisi yapılabilir.
Beşerî ve maddî kaynak tahsislerine ait çalışmalar esnasında, hedef değişikliği olabilir veya yeni bir hedef seçmekte fayda görülebilir. Firmanın faaliyet hedeflerinde, ex ante ve ex post durumların aynı olması şart değildir. Araştırma ve karar verme operasyonu sonunda, kesin tercihler başlangıçta- kinden farklı olabilir. Elektrik malzemesi imal eden bir firmanın başka bir maksat için prototipini hazırlattığı ufak bir motörü traş makinelerinde kullanarak dünyada en çok satılacak markalardan birini piyasaya çıkarması gibi..
Firmanın kararı, koalisyon üyeleri tercihlerinin bir tartılı fonksiyonu şeklinde tecelli etmez. Kaldı ki, üyelerin tercihleri, birbirine ters düşebilir. Bazılarının tercihleri dikkate alınmayabilir. Bu takdirde, koalisyonu bozmamak için, genellikle yan ödemeler yahut yan tahsisler denilen bir formüle başvurulur. Tercihleri benimsenmemiş üyeyi tatmin için, karar hedefleri dışında olsa bile, bazı yan icraata ödenek ayrılır veya ayrılması ön görülür. Bu suretle, araştırma servislerinin hazırladıkları, bir başka alternatif üzerinde de, bir ekspansiyon imkânı denenir.
ii) Kararların yürütülmesinde dikkate alınması gerekli dört genel iş idaresi kuralı vardır.
Birincisi, iş bölümünde hiç kimsenin kendisinden vazgeçilemiyecek bir durumu olmamasını temin edecek bir çalışma organizasyonunun gerçekleştirilmesidir. İkinci Dünya Savaşını izleyen yıllarda, kadrolar büyük bir hareket göstermeye başlamıştır. Her yıl, çok sayıda insan yer değiştirmektedir. Personel, yıllık iznini kullanmaktadır, idareciler sık sık seyahatlere çıkmaktadırlar. Geçici veya kesin olarak iş yerinden uzaklaşanlar yüzünden bir aksaklık olmaması, modern iş idaresinin önemli sorunlarındandır. Bir executive ayrıldığı veya bulunmadığı zaman yerine ikame edilebilecek, bir sekreter izine gidince işlerin hiç farketmeksizin yürümesini sağlayacak, bir teknisyen veya işçi çalışmağa gelmemiş ise atölyedeki yerini dolduracak bir sistem uygulanması şarttır. Her işin açık tanımını yapmak ve faaliyetleri Standard metodlara bağlamak, iş idaresinin konusuna girmektedir.
İkincisi kayıtlar, istatistikler, haberleşme ve raporlarla ilgilidir. Dokümanlar ve evrak, firmanın yazılı tarihidir. Bunlardaki bilgiler, firma idaresinin sorunlarını anlamağa ve kararlara ışık tutmağa faydalı olabilir. Arşiv ve dokümantasyon, iş idaresinin daima ihtiyaç duyduğu bir kaynaktır.
Üçüncüsü, enformasyonun değerlendirilmesidir. Bir firmanın istihbaratı, genellikle üç ana bölüm halinde toplanır, (a) Firmayı ilgilendiren piyasaya, devletçe alınacak kararlara ve tedbirlere ve siyasî duruma ait bilgiler, (b) Firmanın değerlendirerek kendi iç bünyesinde yararlanacağı enformasyon, (c) Firmanın dış münasebetlerine, propagandasına ve sürümüne yararlı olabilecek haberler. Enformasyon elde edildikçe yöneticilere ve ilgili servislere duyurulması ve gerektiğinde derhal kullanılabilecek şekilde stok edilmesi gerekir.
Dördüncüsü, firma faaliyetinin planlanması ve programlanmasıdır. Her büyük firmanın uzun dönem stratejisi, birkaç yılı kapsayan planları ve yıllık bütçe ve çalışma programı vardır.
iii) İş idaresinin önemli konularından biri de, finansmandır.
Firma yöneticileri sınırlı mali kaynakları alternatif projeler ve hedefler arasında seçim yaparak kullanmak durumundadırlar. Finansman problemlerinin başlıcaları, şu sorunlar etrafında toplanmaktadır: (a) Büyüme ve gelişme hızını ve erişilebilecek azami büyüklüğün sınırını tayin eden malî etkenler nelerdir? (b) En uygun aktif portföyü ve taahhütler hacmi ne olmalıdır? (c) Öz kaynaklar dışındaki malî imkânlardan faydalanılabilmesi, hangi şartlara bağlıdır? Yabancı kaynaklardan en müsait şartlarla nasıl faydalanılabilir?
Finansman sorunlarını bazı tahlilciler üç grupta toplamaktadırlar.
Birincisi, likidite nin dengeli şekilde ayarlanmasıdır. Kasaya giriş ve çıkışın hem şirketleri sıkıntılı durumlarla karşılaştırmayacak, hem de âtıl likidite birikmesine sebep olmayacak çift yönlü bir akım olarak planlanmasıdır.
İkincisi, döner sermayenin idaresidir. Döner sermayenin hangi tarihlerde ve ne ölçüde paraya tahvil edileceğini ve likiditenin hangi inputiatda kullanılmağa devam edeceğini projeksiyonlarla tespite ihtiyaç vardır. Döner sermayenin firmayı düzenli çalıştıracak ve darboğazlarla karşılaştırmayacak şekilde yönetilmesi gereklidir.
Üçüncü problem, sermayenin maliyeti (cost of capital) dir.
iv) iş idaresinin diğer bir bölümü de, pazarlamadır.
Pazarlama politikasında, firmanın dikkate alacağı beş esaslı nokta vardır:
a) Tüketicinin yahut müşterinin ihtiyaçlarını, arzularını, davranışlarını ve tepkilerini tahmin ve teşhis etmek üzere yapılacak çalışmalar.
b) İmalât kalitesini ve modellerini ilgi çekecek ve alıcıları tatmin edecek şekilde hazırlamak üzere alınacak tedbirler.
c) Fiyat tayinine ilişkin çalışmalar,
d) Dağıtım kanallarının organizasyonunu yapmak, bayileri daha iyi çalışır hale getirmek ve fabrika ile nihaî alıcı arasında mal akımını seyyal bir ortamda tutacak tedbirler,
e) Reklâm ve propaganda araçlarının, organlarının ve düzeninin istenilen sonuçları sağlayabilmesini temin edecek kararların alınması.
v) iş idaresinin en önemli problemi, üretimin organizasyonu'dut.
Satış ve sürüm tahminleri yapmak, Doğrusal Programlamadan da yararlanarak tasarlanan üretim miktarının az çok istikrarlı şekilde yürütülmesini temin edecek planları hazırlamak, prodüktiviteyi artırıcı tedbirleri almak, envanter kontrolünü düzenlemek, taşıma hizmetlerini tanzim etmek ve kalite kontrolü sağlamak gibi..
vi) Modern iş idaresinde personelin eğitimi de, önemli bir yer alan konulardandır.
Almancası : Betriebswirtschaftsfehre.
Fransızcası : gestion d'entreprise.
İngilizcesi : business management, business administration.
(Bk; Doğrusal Programlama, İkili Doğrusal Programlama, işletme, iş değerlemesi, rasyonalizasyon, iş adamlığı ve müteşebbisin rolü).