Yüklenirken Lütfen Bekleyiniz...

KOOPERATİF NEDİR?


Latince 'işbirliği' anlamına gelen coj operaıs sözcüğünden gelmektedir. Kooperatifin hukuki ve ekonomik olmak üzere; çeşitli tanımı yapılmıştır, örneğin, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun, Raddesinde yapılan tanım aynen şeyledir: "Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarınin'belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tamu tüzelkişileri ile özel idareler, belediyeler, köyler, cemiyetler ve dernekler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli kuruluşlara kooperatif denir." Kooperatifin ekonomik tanımlarında da genellikle "dağılımdan zarar görenlerin bu zararı ortadan kaldırmak amacıyla oluşturdukları ekonomik birleşme", "piyasa aksaklıkları nedeniyle oluşan yüksek kârı ortadan kaldırma ya da en azından hafifletme amacını güden birleşme" biçiminde unsurlar yer almaktadır. Prof. Z. Fahri Fındıkoğlu'nun Kooperasyon Sosyolojisi adlı kitabında verdiği ekonomik tanım ise şöyledir: "İstihsal, kredi istihlâk ve mesken temini gibi başlıca ekonomik ihtiyaçların tatmini maksadiyle kendi arzu ve iradeleri ile bir araya gelen, bu ihtiyaçları karşılamak için kendi iktisadi gayretleriyle bir işyeri ve işletme vücuda getiren insanların birleşme teşebbüsüne kooperatif denir." Görüldüğü gibi, kooperatife ait çok sayıda ekonomik ve hukuki tanım yapılmışsa da, bunlardan herhangi biri üzerinde tam görüş birliği sağlanamamıştır. Bu bakımdan belki de kooperatifin "ne olduğundan" çok "ne olmadığının" ve kooperatiflerin sermaye şirketlerinden ayrılan yönlerinin neler olduğunun ortaya konması yararlı olacaktır. Kooperatiflerle sermaye şirketleri arasındaki farklar şöylece sıralanabilir:

1) Sermaye şirketlerinde amaç kâr maksimizasyonudur. Kooperatiflerde işe böyle bir amaç fonksiyonu söz konusu değildir.

2) Sermaye şirketlerinde, dönem sonlarında elde edilen kârın bir bölümü hissedarlara, şirketteki payları oranında kar payı olarak dağılılır. Oysa kooperatiflerde, ortaklara kattıkları sermayeden dolayı sınırlı bir faiz ödemesi yapılabilmektedir. (Böyle bir ödemenin yapılmaması durumu da söz konusu olabilmektedir.).

3) Sermaye şirketlerinde ortaya çıkan kâr, ortaklara şirket sermayesine yaptıkları katkı oranına göre dağıtılır. Kooperatiflerde ise işletme fazlaları ortaklararasında kooperatifteki paylarına göre değil, kooperatifle yaptıkları alışveriş oranına göre paylaştırılır. Buna "risturn" denir.

4) Sermaye şirketlerine ait hisse senetleri hisse senetleri piyasasında serbestçe alınıp satılabilir ve dolayısıyla şirketler kolayca el değiştirebilir. Bu nedenle ortak durumundaki kişiler birbirlerini tanımayabilirler. Oysa kooperatiflerde ortaklık senetleri ancak kooperatifin oluru alındıktan sonra el değiştirebilir. Bu durum, kooperatiflerde sermayeden çok kişilerin önem kazandığını göstermektedir.

5) Sermaye şirketlerine bir kişi ya da bir aile egen olabilir. Örneğin şirket hisselerinin % 50'sinden fazlasına sahip kişiler şirketin yönetiminde egemen durumdadırlar. Kooperatiflerde ise bir kişinin sahip olabileceği azami ortaklık payı sınırlı tutulduğundan, kişi egemenliğinin kooperatiflerde ortaya çıkmasının söz konusu olması düşünülemez. Esasen kooperatif ortakalırının her biri sadece bir oya sahip olarak kooperatif yönetimine katılırlar. I.Ö.3000 yıllarında bile kooperatif benzeri kuruluşlara rastlanıldığı söylenebilirse de modern anlamda kooperatifçiliğin gelişimi İngiltere'de Rochdale Haksever Öncüleri'nin tüketim kooperatifçiliği deneyimi ile 1844 yılından başlanmıştır. Daha önceki Robert Owen, Dr. Willian King gibi kişilerin öncülüğündeki deneyimler başarılı olamamış buna karşılık Rochdale denemesi, Manchester dokuma işçilerinin kendi ortaklık ve yönetimleri sayesinde başarılı olmuş ve geçerliliği bugün de kabul edilen bazı ilkeler ortaya konulmuştur. Böylece tüketim kooperatifçiliği alanında İngiltere, öncü ülke olmuştur. Üretim koopetifçiliğinde Fransa kredi kooperatifçiliğinde ise (tarım için Raiffeisen, küçük esnaf içinde Schulze-Delizsch tipi koopetiflerle) Almanya öncü ülkeler olmuşlardır. Türkiye de kooperatifçilik alanında özgün bir deneyim olan Memleket Sandıkları ile (1863) tarihteki yerini almıştır, Mithat Paşanın kuruculuğunu yaptığı ve günümüze T.C. Ziraat Bankası olarak gelmiş bulunan bu Özgün deneyimin gerisindeki "imece" fikrinin, koopetifçiliğin temel felsefesini yansıtması bakımından önemli olduğu açıktır. Bu sistemde imece yöntemiyle oluşturulan üretim kooperatifçiliği, kredi kooperatifçiliğini finanse etmektedir. Bu açıdan çağdışı olan diğer ülke deneyimlerinden önemli bir farklılık göstermektedir. Ne var ki, bugün ülkemizde kooperatifçilik giderek çeşitlenmekte ve yaygınlaşmakta olduğu halde, finansman, örgütlenme, personel, mevsuat ve eğitim konularındaki sorunların çözümlenememiş olması nedeniyle istenilen etkinliğe ulaştırılamamıştır. Merkezi Londra'da bulunan Uluslararası Kooperatifler Birliği (International Cooperative Alliance) 1937-1966 yıllarında kooperatif ilkeleri olarak şunları saptamıştır:

1) Serbest giriş ilkesi,

2) Demokratik yönetim ilkesi,

3) Sermayeye sınırlı faiz verilmesi ilkesi,

4) Risturn verilmesi ilkesi.

5) Kooperatif eğitiminin geliştirilmesi ilkesi,

6) Kooperatiflerle işbirliği ilkesi.