1952 yılında Sidney S. Alexander'ın Devalüasyonun Ticaret Bilançosu üzerindeki etkileri isimli makalesinde ortaya konulmuş olan bir yaklaşımdır. Massetme kavramı ilk defa Kenneth Boulding (1948) tarafından kullanılmış olmakla beraber, kavramı üne kavuşturan Alexander'dir.
Massetme yaklaşımı, bir ekonomide dış denkliğin nasıl sağlanabileceği ile ilgilidir. Buna toplam harcama yaklaşımı da denilmektedir.
Alexander, iç denkliği bir politika meselesi olarak ihmal etmekte ve dış denklik üzerinde durmaktadır. Makro kavramlarla çalışan bu yaklaşımın başlangıç noktası ticaret bilançosunun milli gelirle toplam harcama arasındaki farka eşit olduğu görüşüdür. Veya, özerk sermaye hareketleri şimdilik bir tarafa bırakılırsa, ödemeler bilançosu toplam iç ürünle toplam iç harcamalar arasındaki fark olarak görülebilir. Denklemle ifade edersek,
Bp=Y - E (1)
yazılabilir. Burada, Bp ödemeler bilançosunu (net); Y ve E sırasile, toplam iç ürün ve harcamayı göstermektedir.
Eğer, Y>E ise, ülkenin ödemeler bilançosu bir fazlalık gösterecek; Y
Toplam harcama veya toplam talep yerine, toplam massetme diyebiliriz. Buna göre, (1) No. lu denklemde toplam harcama yerine toplam massetmeyi koyabiliriz. Böylece,
Bp = Y - A (2)
yazılabilir. Burada, A, toplam massetmeyi göstermektedir.
Massetme, basit olarak, tüketim ve yatırım harcamaları ile kamu. harcamalarının toplamıdır. Diğer bir söyleyişle, her türlü amaç için yaratılan talebi kapsar. Basit milli gelir özdeşliğini kullanarak,
A = C + I + G
yazılabilir. Burada C tüketim harcamalarını; I, yatırım harcamalarını; G de kamu harcamalarını göstermektedir (Alexander' ın analizinde kamu harcamaları yoktur. Bu tarafımızdan eklenmiştir).
Analizinde elastikliklere yer vermeyen Alexander'a göre, döviz kurunun ele alınan ülke aleyhine değiştirilmesinin bu ülkenin ticaret bilançosu (Bt) üzerindeki etkileri üç kısımda incelenebilir:
- Devalüasyonun reel milli gelir (Y) üzerindeki etkisi yoluyla ticaret bilançosunun etkilenmesi.
- Devalüasyonun toplam massetme (A) üzerindeki dolaysız etkisi yoluyla ticaret bilançosunu etkilemesi.
- Reel milli gelirdeki değişmenin toplam massetme (A) üzerindeki etkisi.
Ticaret bilançosundaki (veya net ödemeler bilançosunda) değişme (2 No. lu ifadeye dayanarak).
ΔBt = ΔY – ΔA (4)
biçiminde yazılabilir.
Reel gelirdeki değişmenin massetme (A = C + I + G) üzerindeki etkisine uyarılmış etki veya dolaylı etki diyebiliriz. Reel gelirdeki (Y deki) değişmenin massetmeyi (A yı) ne kadar değiştireceği marjinal gelir massetme meyli'ne bağlıdır. Marjinal gelir massetme meylini k harfi ile gösterirsek
ΔC ΔI ΔG
k = ______ + _______ + ______ (5)
ΔY ΔY ΔY
biçiminde tanımlanabilir.
Devalüasyonun toplam massetme (A) üzerindeki dolaysız etkisi yoluyla ticaret bilançosunu etkileyebileceğini söylemiştik. Bu dolaysız etki, geniş ölçüde, devalüasyon anındaki reel gelir seviyesine (V ye) bağlıdır. Massetme üzerindeki dolaysız etkiyi d harfi ile gösterelim. Buna göre.
ΔA = k.ΔY + Δd (6)
yazabiliriz. (4) ve (6) nolu denklemleri birleştirerek,
ABt = (1-k). ΔY-Δd (7)
elde edilebilir. Burada (1-k)ΔY gelirdeki massedilmemiş olan değişmeyi göstermektedir.
Böylece. (7) nolu denklem bir devalüasyonun ticaret bilançosu üzerindeki etkisinin, bu devalüasyonun Y, k ve d üzerindeki etkilerine bağlı olduğunu göstermektedir.
Alexander. devalüasyonun etkilerini incelerken bunun istihdam üzerindeki etkilerini de araştırmıştır. Bilindiği gibi. Keynesgil sistemde tüketim, yatırım, kamu harcamaları (C, I ve G) gelirin birer fonksiyonudurlar. Ekonomi eksik istihdamda ise. istihdam seviyesini artırmak için (yani, mevcut atıl kaynakları kullanılır hale getirmek için) harcamaları (C, I ve G) artırmak gerekir. Açık bir ekonomide ihracat artışı üretimi ve dolayısile istihdamı artıran üçüncü bir etken olarak analize dahil edilebilecektir.
Alexander'a göre bu ihracat artışı devalüasyonun bir sonucudur. Burada Alexander'ın ifade etmek istediği şey. bildiğimiz dış ticaret çarpanıdır. Döviz kurunun değişmesi ihraç malları talebini ve dolayısile üretimini teşvik ederse, bu malları üreten endüstrilerde istihdam artışı olacaktır. Gelirleri artan kişiler bu geliri tüketime harcarlarsa tüketim malları endüstrilerinde de bir istihdam artışı olur. Alexander açıkça belirtmemekle beraber, ekonomideki atıl kaynakların kullanılmasının tamamlayıcı faktörlerin eksikliği veya finansman yetersizliği gibi sebeplerle köstekletmediğini varsaymaktadır. Alexander, her türlü uyarılmış harcamaları çarpan analizine dahil etmektedir.
Ayrıca, yukarıda sözü geçen ihracat artışının büyüklüğü, geniş ölçüde, ihraç malları fiyatlarının (devalüasyon yapan ülkede) yükselip yükselmemesine ve dış dünyanın devalüasyona giden ülkeden yapılan ihracatı massetme kapasitesine ve isteğine bağlı olacaktır.
Döviz kurundaki değişmenin sağladığı gelir artışının ticaret bilançosu üzerindeki net etkisi, reel üretimle reel massetme arasındaki farka veya, aynı anlama gelen, reel iddihar miktarına eşittir.
Bu durumda (Dolaysız etki bir tarafa bırakılırsa), döviz kurundaki değişmenin Bt üzerindeki etkisi marjinal massetme meyli'ne (marjinal tüketim, yatırım ve kamu harcamaları meyillerinin toplamına yani k ye) bağlı olacaktır. Daha doğrusu iddihar meyli'ne bağlı olacaktır, iddihar meyli 1-k olarak tanımlanabilir. Alexander, k>1 olduğunu varsaymaktadır. Bu durumda, devalüasyonun Bt üzerindeki etkisi negatif olacaktır.
ΔBt = (1-k)ΔY – Δd (7)
ifadesinde, k>1 olursa, 1-k negatif olacaktır ve atıl kaynak yolu ile sağlanan gelir artışı Bt yi aleyhte etkileyecektir. Gelir ve istihdamda artış olacaksa ve k > 1 olduğu tahmin ediliyorsa, devalüasyona gitmeye karar veren otoritelerin bunun atıl kaynak etkisi dışında kalan etkilerinin Bt yi olumlu bir biçimde etkileyeceğine inanmaları gerekir. Aksi halde, arzulanan dış denklik hedefine döviz kurunu değiştirme yoluyla ulaşmalarına imkan yoktur.
Massetme meyli birimden küçükse (k<1 ise) veya politika tedbirlerile birimden küçük yapılmışsa. depresyon halinde bylunan bir ekonomi için devalüasyon çekici bir yoldur; çünkü hem milli geliri artıracak ve hem de ticaret bilançosunu geliştirecektir.
Devalüasyonun dış ticaret hadleri üzerindeki etkileri üzerinde de duran Alexander'a göre, devalüasyonun ilk etkisi, dış ticaret hadlerindeki bir bozulma sebebile reel gelirdeki bir düşme ile eş-anlı olarak, massetmenin azalması yüzünden Bt üzerinde (reel gelirdeki düşmeye eşit) lehte bir etki olacaktır. Harcamalarda gelirin uyardığı değişmeler k ya (marjinal gelir massetme meyline bağlıdır), ilk etkilerle, bu uyarılmış etkiler birbirlerinden bağımsız değillerdir. Uyarılmış etkiler, ilk etkileri kuvvetlendirebilir, zayıflatabilir veya yönlerini değiştirebilir. Devalüasyonun Bt üzerindeki net etkisi (Alexander, buna en son etki demektedir). (1-k) t dir. Burada, t devalüasyonun ilk dış ticaret hadleri etkisidir.
Bu durumda, Bt de olumlu bir değişme olabilmesi için olması gerekir.
Buraya kadar ekonominin eksik istihdamda bulunduğunu düşünmüştük. Şimdi tam istihdam durumunu göz önüne alabiliriz.
Ekonomi tam istihdamda ise veya massetme meyli birimden büyükse, devalüasyonun Bt üzerindeki başlıca lehte etkisi, massetme üzerindeki dolaysız etkilerle olur. Alexander, bu etkileri altıya ayırmaktadır. Bunlar, sırasile, nakit depoları etkisi (veya reel balans etkisi), gelirin yeniden bölüşümü etkisi, para yanıltması etkisi, fiyat tahminleri etkisi, yüksek yatırım maliyetleri etkisi ve Alexander'ırı isim vermediği altıncı bir etki.
Sayılan bu etkilerin hepsi de, reel milli gelirdeki herhangi bir değişmeyle ilgili olmayıp, belirli bir gelirden yapılan harcamaların (massetmenin) fiyat seviyesine göre değişebileceği olgusuna dayanır.
Dolaysız massetme etkilerinin en önemlisi nakit depoları veya reel balans etkisidir. Bir ülkenin parasının değeri diğer ülkelerin paralarının değerine göre düşünülürse, o ülkedeki ithal ve ihraç mallarının fiyatları yükselebilir. Bu durumda para arzı sabit tutulursa (veya deflasyonist bir kredi politikası uygulanmazsa), fiyat seviyesi yükselebilir. Bu şartlar altında, elde nakit bulunduranlar belirli bir reel değerde nakit tutmaya devam etmek isterlerse daha fazla nakit biriktirmek isteyeceklerdir. Bunu yapabilmek için de harcamalarını kısmaları (yani, massetmeyi azaltmaları) gerekecektir; çünkü, tek bir bireyin elindeki “varlıkları” ve tahvilleri satarak kendi nakit miktarını artırması mümkün olduğu halde, ülkenin tümü açısından buna imkan yoktur (sermaye hareketlerinin analiz dışında tutulmuş olduğu hatırlanmalıdır). Halk “nakit depolarını” uygun buldukları bir nispi büyüklüğe çıkarmak için ellerindeki “varlıkları” ve tahvilleri satmaya çalıştıkça, varlıkların fiyatları düşecek ve faiz hadleri yükselme eğilimi gösterecektir. Faiz hadlerindeki yükselme aynı zamanda yatırım ve tüketim harcamaların; azaltacaktır. Böylece, ekonomi “reel balans” etkisiyle daha düşük massetme seviyesindeki yeni biri dengeye doğru yönelecektir.
Dolaysız massetme'yi etkileyen diğer bir etken, gelir bölüşümündeki değişmelerle ilgilidir. Alexander'a göre fiyatlar seviyesinde devalüasyonla ilgili olarak ortaya çıkan bir yükselme, gelir bölüşümünü etkileyerek belirli bir gelirden yapılan toplam harcamaları azaltabilir. Mevcut geliri, marjinal harcama meyli yüksek gruplardan alıp, marjinal harcama meyli düşük olan gruplara verirseniz harcamalar azalabilir. Alexander'a göre, üç ayrı reel gelir kaymasından söz edilebilir :
- Sabit gelirlilerden ekonominin diğer kısmına,
- Ücret geliri elde edenlerden kar alanlara,
- Vergi ödeyicilerden devlete.
Hemen belirtelim ki, devalüasyonun gelir bölüşümü üzerindeki etkilerini kesin olarak ortaya koymak mümkün değildir. Kısa dönemde, devalüasyon karlarda ücretler aleyhine bir artışa yol açarsa, geliri artan grup (kar elde edenler) yatırımların ve dolayısile massetmenin artmasına yol açabilir. Bununla beraber, kar elde edenlerin marjinal tüketim meyillerinin ücret elde edenlerin marjinal tüketim meyillerinden daha küçük olacağı umulabileceğinden massetmede (tüketim harcamalarının düşmesi şeklinde) bir azalma da beklenebilir.
Fiyatlar yükseldiği halde nakdi gelirleri artmayan grupların (memurlar, emekliler, faiz geliri elde edenler gibi), reel gelirleri azalacaktır. Bu azalma da Alexander'a göre toplam massetmede (harcamalarda) bir azalmaya yol açacaktır.
Vergi ödeyicilerden devlete bir gelir transferi olduğunda, toplam kamu harcamaları sabit tutulursa, toplam massetme azalacaktır.
Dolaysız massetmeyi azaltacak diğer bir etken, para yanıltması dır. Bir ülkede halk nakdi gelirlerini göz önüne almadan sadece nakdi fiyatlarla ilgilenebilir. Mesela, belirli bir dönemde fiyatlar yüzde 30 artarken, bir şahsın geliri de yüzde 30 artmış olsun. Bu şahıs kendi gelirindeki artışı ihmal ederek, fiyat artışlarından şikayetçi olabilir ve harcamalarını kısabilir. Bu duruma “para yanıltması” diyoruz. Keynes para yanıltması etkisine inanmamaktadır.
Devalüasyona giden bir ülkede halk, gelirleri de artmış olmasına rağmen, yüksek fiyatlar karşısında daha az harcamada bulunursa devalüasyon Bt yi olumlu bir şekilde etkileyebilir. Bununla beraber, nakdi gelirlerdeki artış fiyatlardaki artışla aynı nispette olmadığı takdirde, durum farklı olabilecektir.
Devalüasyonun dolaysız massetme üzerindeki diğer etkileri, fiyat tahminleri etkisi ve yüksek yatırım maliyetleri etkileridir. Devalüasyonun fiyatları yükselteceğini uman tüketiciler bugünkü reel tüketim harcamalarını artırabilirler. Ayrıca, aynı düşüncelerle, yatırımcılar da yatırım malları taleplerini artırabilirler. Fiyat tahminleri etkisi, massetmeyi artırarak, Bt yi aleyhte etkiler.
Döviz kurunu yabancı paralar lehine değiştirince, ithal mallarının milli para ile ifade edilen fiyatları yükselecektir. Bu durum, sermayenin marjinal etkinliği'ni ve dolayısile yatırımların çekiciliğini azaltacak, Bt üzerinde olumlu bir etki yapabilecektir. Alexander buna yüksek yatırım maliyetleri etkisi demektedir.
Bazı ithal malları devalüasyon sonucunda pahalanınca, halk bunları almaktan vazgeçebilir ve yerlerine de hiç bir şey almayabilir. Bu durum Bt üzerinde olumlu bir etki yapar. Alexander buna teorik bir imkan demektedir.
Böylece, Alexander'ın toplam harcama veya massetme yaklaşımı özetlenmiş olmaktadır. Buraya kadar anlattıklarımız devalüasyonun massetme üzerindeki otomatik etkileri idi. Bu etkilerin bilinçli bir iktisat politikası ile etkilenebileceklerini, güçlendirilebileceklerini de belirtmeliyiz.
Almancası : Absorptionsannäherung.
İngilizcesi : absorption approach.
(Bk; Meade Modeli, Lerner Şartı, Mundell Modeli).