Yüklenirken Lütfen Bekleyiniz...

METODOLOJİ NEDİR?


Bilimsel gerçeklere ulaşabilmek için izlenmesi gerekli yöntemleri (metodları), tecrübe ve tatbikattan elde edilen sonuçlara dayanarak (a posteriori) araştıran bir ilim dalıdır.

Yunanca metod kelimesi bir amaca ulaşabilme çabasını, bir şeyi izlemeyi ifade etmektedir. Aristo'nun bu deyimi araştırma veya araştırma metodu anlamında kullandığı bilinmektedir. Metod kelimesine eklenen loji ise Yunancadaki logos kelimesinden gelmekte ve ilimleri belirtmeye yaramaktadır.

İnsan zihninin kendi kanunlarını araştıran mantıkla metodoloji arasında yakın bir ilgi mevcut bulunmaktadır. Gerçekten metodoloji mantığın olaylara uygulanmasından ibarettir. Bu sebepledir ki birçok müellif metodolojiyi tatbiki mantıkla aynı anlamda kullanmışlardır.

Metodoloji ile mantık arasındaki bu yakın ilişkiye işaret ettikten sonra, metodoloji tarihinin de felsefe tarihi ile ekseriya karıştığına değinmek gerekmektedir. Eski ..Yunan filozoflarından, Aristo,  mantığın ve metodolojinin kurucusu, olarak kabul edilmektedir. Gerçekten adı geçen filozof horası Eflatun'dan farklı olarak mantık kurallarını, ideallerden ziyade reel olaylara uygulamış, böylece analiz ve gözlem metodlarını (a posteriori) bir metodla birleştirmiştir.

Rönesansla birlikte insan zihninin gerçeği düşünme ve bulma çabaları yeniden kendini göstermiş ve mantıktan ayrı bir metodolojinin kabul edilmesi ve gelişmesi ancak yakın çağlarda mümkün olmuştur. Aristo mantığına karşı ilk tepkilerin başladığı On Altıncı Yüzyıldan günümüze kadar metodoloji ilminde önemli gelişmeler kaydedilmiş ve sosyal ilimlerde araştırma yöntemlerine kadar ulaşılmıştır.

Aristo mantığına karşı ilk tepkiler Rönesans devri filozoflarından İngiliz Francis Bacon'dan gelmiştir. Tabiata hakim olmanın apcak bilgi ile mümkün olacağını, bunun için de tabiat kanunlarını bilmek gerektigi düşüncesinden hareketeden Bacon'a göre bizi yanılmalara götürecek olan önyargılardan (idota) titizlikle sakınmamız gerekmektedir. Bu idolalara kabile mağara, çarşı ve tiyatro gibi sembolik isimlerle açıklayan filozof insanlarda ortak olan, önyargıları ıdola tribus'la ifade etmektedir. Mesela insanlar hoşlarına giden veya faydalanmalarına elverişli olan düşünceleri doğru saymak eğilimindedirler. Bunun gibi insanların yaşadıkları çevrenin, gördükleri eğitim ve öğretimin, sahip oldukları karakterin etkisiyle de önyargılara varmaları mümkündür. Bacon bunu mağaraya akseden gölgelerin mağaranın şeklini almasından esinlenerek idota spectus deyimiyle anlatmaktadır. Ona göre önyargılarımızdan bir kısmının kaynağı kullandığımız kelimeler idola fori, diğer bir kısmının kaynağı ise üstatların teorilerini tartışmadan kabul etmemizdir: idola theatri.

Bu gibi önyargılardan sıyrıldıktan sonra tabiatı anlamamıza yardımcı olacak tümevarım, induction-istikra metodundan yararlanarak önce olayları tek tek incelemeye girişmek (gözlem)ve daha sonra genel bir yargıya ulaşmak gerekmektedir. Böylece Aristo'nun en uygun metod olarak seçtiği tümdengelim (deduction-istidlal) yerine Bacon tümevarımı savunmuş ve Novum Organum adını verdiği bir eserinde bu görüşünü açıklamıştır.

Metodoloji ilminin gelişmesine büyük katkıda bulunan ikinci filozof Fransız René Descartes'tir. Metod Üzerine Konuşma ismini taşıyan meşhur kitabında sağduyunun insanları hayvanlardan ayırdığını ve bunun bütün insanlarda yaratılıştan eşit olduğunu açıklıyan Descartes'a göre doğruluğu kesinlikle bilinmiyen bir şey hakkında peşin hüküm vermemek, incelenen konuyu çözebilmek için bölümlere ayırmak, bilinmesi en kolaydan başlıyarak yavaş yavaş güç konolafa geçmek:ve nihayet unutulan bir husus olup olmayacağını kontrol etmek gerekmektedir.

Descartes gerçeğe varmanın bir aracı olarak metodik şüpheden yararlanmaktadır. Bunu metodsuz ve septik şüphe ile karıştırmamak lazımdir. Metod ik şüphe bizi yanlıştan ve şüpheden kurtaracak, hakikata varmamıza yardımcı olacaktır.

Metodoloji tarihinin ünlü kişilerinden bir de sosyolojinin kurucusu ve işim babası olan Auguste Comte'tur. İnsanlığın sürekli bir ilerleme içinde bulunduğunu kabul eden Comte bunu Üç Hat Kanunu ile açıklamıştır: İnsanların olayları teolojik sebeplere bağladıkları bir devirden sonra, - metafizik bir devre geçilmiş, nihayet olayların gene olaylar yardımıyla açıklandığı pozitif devre ulaşılmıştır.

İlimleri kuruluşlarındaki kronolojik sıraca göre tasnif eden A. Comte her ilmin kendisinden bir önce gelene dayandığını ve en genelden en komplekse doğru bir tasnifin yapılabileceğini ileri sürmüştür. Mesela matematik en fazla genellik arzettiği halde, sosyoloji en fazla kompleks bir ilim olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sosyolojik kanunları bulabilmek için tarihi metodun kullanılması gerektiğini ileri süren A. Comte günümüzün sosyal olaylarını geçmişteki olayların tabii bir fonksiyonu olarak kabul etmektedır.

Monografi metodunu sosyolojik arttırmalarda başarı ile uygulayan Fransız filozofu Frederic Le Play ise toplumun en küçük ünitesi olarak aileyi kabul etmiş ve bu alanda çeşitli incelemeler yapmıştır. Monografi metodunda temsil gücü olan bir olay ele alınmakta ve çeşitli' faktörlere göre incelenmekte, neticede tümevarım yolundan yararlanmak suretiyle kanunlara varılmaktadır. Araştırma sırasında gözönüne alınması gereken faktörler arasında ailenin özellikleri, çalışması geliri, diğer ailelerle işbirliği, coğrafi çevre gibi 16 husus yer almaktadır. Le Play okulunun daha sonraki temsilcileri bu faktörlerin sayısını artırmışlar ve sistemi geliştirmişlerdir.

Bacon'un metod hakkındaki görüşlerini geliştiren Stuart Mili de metodolojinin ünlü kişilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bacon'un var levhası, yok levhası ve derece levhasını değişik isimlerle açıklıyan Stuart MİH bunlara bir de tortu kuralım eklemektedir. Buna göre ilk üç kurala uyan olaylar ayrıldıktan sonra geriye kalan olaylar arasında illiyet bağının kurulması mümkün olacaktır. Mesela A.B.C.D, gibi birçok sebeplerden ileri gelen kompleks bir sosyal olayla karşı karşıya bulunduğumuzu farzedelim. Bunu YZ ile gösterirsek daha önceki kuralları uygulamamız sonucunda Y nin sebebinin B olduğu anlaşılırsa, geriye kalan Z nin de sebebi, A.C.D olduğu ortaya çıkacaktır.

Stuart Mili sosyal ilimlerde kullanılacak metodun sadece tecrübeye veya sadece tümdengelime dayanan kimya veya geometrideki usuller olamayacağını, buna karşılık ilk iki metodun karışımından meydana gelen ve fizikte kullanılan usulün sosyolojiye uygun düştüğünü savunmaktadır.

Karl Marx, Diyalektik Metodu geliştirmesi ve bununla Tarihi Maddeciliği açıklaması bakımından dikkati çekmektedir. Diyalektik Metod, Efesli Heraklit'e kadar uzanan ve Alman düşünürleri Fichte ve Hegel tarafından kullanılmış olan bir metoddur. Devamlı değişme içinde bulunan kainatta, birbirine karşıt güçlerin bitmez tükenmez savaşına şahit olmaktayız. Bu esastan hareket eden Diyalektik Metod, üç kısımdan meydana gelmektedir. Bunlardan ilki tez, ikincisi buna karşıt olan antitez, üçüncüsü ise bunların çatışmasından meydana gelen sentezdir. Marx metod olarak Hegel'in görüşünü benimsemekle beraber, teorisini tersine çevirmiştir. Gerçekten Hegel'e göre bütün varlığın gelişmesi (ide) nin gelişmesine bağlıdır. Marx (ide)nin yerine (madde)yi koymak suretiyle fikirlerin değişmesine maddedeki değişmelerin yol açtığını ileri sürmüştür. Ona göre iktisadi neden sosyal sınıf mücadelesinin esasını teşkil etmekte (Infrastructure). sosyal sınıflar arasındaki bu mücadele de fikirleri ve manevi değerleri tayin etmekledirler (superstructure).

“Sosyoloji Metodunun Kuralları”, adlı eseriyle metodoloji ilmine önemli katkılarda bulunan düşünürlerden biri de Emile Durkheim'dır.

Önce sosyal vakıanın ne olduğunu anlatan yazar, bunun ferdin iradesi dışında ulunduğunu ve kendini zorla kabul ettirdiğini açıklamaktadır. Durkheim'a göre sosyal vakıaların araştırılmasında bunları bir eşya gibi kabul ederek müşahade (gözlem) metodundan yararlanmak lazımdır.

Descartes'ın ve Bacon'ın ileri sürdükleri önyargılardan kurtulma gereğini tekrarlıyan Durkheim ilmi araştırmada yapılacak ilk işin tetkik edilecek konunun tarif edilmesi olduğunu ve sosyal vakıanın kendinden önceki sosyal vakıa ile açıklanmasınıç mümkün bulunduğunu ileri sürmektedir.

Metodoloji ilminin gelişmesine asırlar boyu katkıda bulunan önemli bazı düşünürlerin görüşlerini özetlemiş bulunuyoruz. Memleketimizin bilimsel ve teknik alanlarda ilerlemesinin Anayasamızda öngörülen araştırma hakkının metodlu şekilde kullanılmasına bağlı olduğu unutulmamalıdır.

Almancası : Methodologie.

Fransızcası : méthodologie.

İngilizcesi : methodology.