Özel sektöre ait yerli veya yabancı firmaların devlet mülkiyetine geçirilmesini ifade etmek üzere kullanılan bir terimdir. Yerli firmalar söz konusu olduğunda, bu terim devletleştirme ile eş anlamlıdır.
İkinci Dünya Savaşından önce kıta Avrupasında mülkiyeti devlete ait olmakla beraber özel sektör firmalarınca işletilen madenler hakkında da bu terim kullanılmıştır.
Millileştirme kelimesi, ingilizcede “devletleştirme” anlamını da kapsamaktadır. Fransızlar ise millileştirme ve devletleştirme terimleri arasında sun'i bir ayırım yapmaktadırlar.
Fransızcada, devlet mülkiyeti altına sokulan firmalar tüzel kişiliğe sahip bulunuyorlarsa, millileştirme kelimesi kullanılmaktadır. Tüzel kişilik statüsü olmaksızın kamuya intikal ettirilen işletmeler ise devletleştirme teriminin kapsamına alınmaktadır.
Millileştirilmiş firmaların tüm sermayesi devlete ait olmayabilir. Sermayesinin %50 sinden fazlası devlet elinde bulunması, bir firmanın milli kuruluş veya millileştirilmiş kuruluş sayılmasına yeterli görülmektedir.
Millileştirme eyleminin gerekçeleri siyasi, askeri, iktisadi, mali, demagojik veya arızi olabilir. Doktrin etkisi bahis konusu olmaksızın gelir temin etmek, iktisadi gelişmeyi sağlamak, sosyal faydasını arttırrnak gibi maksatlarla millileştirilmiş pek çok işletme vardır. Londra limanının 1908de, ingiliz elektrik işletmelerinin 1926'da ve BBCnin 1927 de millileştirilmeleri yahut Fransa'da demiryollarının devletçe işletilmesi, doktrin akımları etkisinde olmamıştır.
İkinci Dünya Savaşı sonunda Fransada ve İngiltere'de kilit sektörlerin millileştirilmesinde siyasi eğilimler rol oynamıştır.
Millileştirilmiş işletmelerin özel sektördeki benzerleri derecesinde başarılı olamadıklarına dair yaygın bir kanaat vardır. Ancak Renault veya ENİ gibi başarı örnekleri, günümüzde eksik değildir.
Almancası : Nationalisierung Verstaatlichung.
Fransızcası : nationalisation.
İngilizcesi : nationalization.
(Bk; devletçilik, devletleştirme).