Nüfus artışını hızlandırmak veya yavaşlatmak için alınan tedbirler manzumesidir. Akıl hastalarının ve soysuzlaşmış kimselerin evlenmelerine izin verilmemesi veya kısırlaştırmaları, alkolizm ve uyuşturucu maddeler kullanılması ile mücadele gibi. nüfusun bedensel vasıflarını korumak veya geliştirmek amacını güden tedbirler de bazen kalitatif anlamda nüfuspolitikasından sayılırsa da bunlar daha ziyade neslin ıslahı (eugbnique) ve sosyal hijyen konuları çerçevesine girer.
Evvelce nüfus sayısının mümkün olduğu kadar büyük olmasına değer verildiğinden evlenme ve doğum olaylarını oluruna bırakmayıp etkilemeğe çalışan devletlerin politikası nüfusu artırmaya yönelmiş bulunuyordu. Mesela eski çağda Isparta'da olgunluk çağına varanlar için evlenme bir odev kabul edilmiş, Roma İmparatorluğunda lex Julia Ve lex Pappia gibi kanunlarla belirli bir yaşı aşkın bekarlar vergiye tabi tutulmakla beraber çeşitli haklardan yoksun bırakılmıştır. Son çağda merkantilistler aynı amacı gerçekleştirmek için pek aktif ve şümûllü bir politika izlemişlerdir. Bekarların bazı işlere tayin edilememesi. ana baba ve kardeşleri olmadığı takdirde mallarının hazineye intikal etmesi, genç yaşta evlenenlere vergi kolaylıkları gösterilmesi hatta para yardımında bulunulması ve fazla çocuğa sahip kimselerin vergiden muaf tutulması, dışarıdan içeriye doğru göçlerin teşviki, buna karşılık dışarıya göçlerin yasaklanması, bu maksatla baş vurulan çareler arasındadır.
Devlet müdahalelerine karşı olan liberalizmin kuvvetlenmesi ve Malthus teorisinin yankıları dolayısıyle On Sekizinci Yüzyıldan itibaren bu tedbirler kaldırılmış, bu sefer bazı memleketlerde, örneğin çeşitli Alman hükümetlerinde geçim kaynağı olmıyanların evlenmelerine müsaade edilmemesi gibi nüfus artışını önleyici tedbirler alınmış, ancak bunlar da çok devam etmemiştir.
Zamanımızda gelişmiş memleketlerde nüfusun büyümesi yavaşlamış olduğu gibi aşırı bir artıştan mahzurlar doğabileceği de anlaşılmış bulunmaktadır. Bundan dolayı Almanya'da ırkı ıslahla beraber nüfus çoğalışını kamçılamağa çalışmış. mesela evlenmelere kredi verme usulünü kabul etmiş olan Nasyonal Sosyalistlerden vaz geçilecek olursa devletlerin artık evlenme ve doğum olaylarını arttıracak müdahalelerde bulunmadıkları söylenebilir. Evlilere ve çok çocuklu kimselere bazı vergilerde ve diğer alanlarda gösterilen kolaylıklar demografik düşüncelerden ziyade adalet duygusuna dayanmaktadır. Esasen bu kolaylıklar halkı evlenme ve doğum hususundaki davranışını değiştirmeğe sevkedemiyecek derecede sınırlıdır. Gelişmiş memleketlerde evlenme ve doğumlarda ikinci Dünya Harbinden sonra vukubulan ve bir müddet devam etmiş olan artış da devletlerin herhangi bir teşvik tedbirinden ileri gelmiş olmayıp toplumda daha erken evlenme yolunda bir eğilimin uyanmış ve çocuk sayısı hususundaki görüşlerin değişmiş olmasıyle ilgilidir.
Gelişmiş memleketlerde Devlet bugün nüfus konusunda, en ziyade, dışarıdan ülkeye doğru göçlerle ilgilenmektedir. Bu hususta izlenen politika memleketten memlekete değişmektedir. Mesela Avustralya mevcut işçi darlığını hafifletmek üzere kabul edeceği göçmen sayısını arttırdığı halde Birleşik Amerika özellikle sendikaların ücret seviyesini korumak endişesiyle yaptıkları muhalefet dolayısıyle göçmen kontenjanını asrın başlangıcındakine nazaran çok daraltmış bulunmaktadır. 1921-30 döneminde. 4.1 milyon olan göçmen, sayısı, 1941-50, döneminde takriben 1, milyona düşmüştü. Son, yıllarda Fransa'ya, Cezayir'den çok sayıda, Fransız, ikinci Dünya Harbi ardınca Almanya'ya yeni sınırları, dışında kalan milyonlarca Alman göç etmişse de bunlar siyasi olaylardan doğan olağanüstü nüfus hareketleridir.
Zamanımızda geri kalmış memleketlerdeki nüfus patlaması dolayısıyle nüfusu arttırmak meselesi yerine artışını frenlemek sorunu ön plana geçmiştir. Gerçekten sözü geçen ülkelerin gelişmesine ciddi surette engel olan bu olay karşısında «Nüfus veya Aile Planlaması» adı verilen bir hareket başlamıştır. Milletlerarası kurumlar tarafından da desteklenen bu hareketin amacı, propaganda yoluyla ve gebeliği önleyici uygun ve ucuz araç ve usûlleri araştırıp yaymak suretiyle doğumları sınırlandırmak, istenmeyen çocukların dünyaya gelmesine meydan vermemektir. Asıl Malthusculuktan farkı, cinsi münasebetlerde imsak yerine bu gibi araç ve usûllerle hedefi gerçekleştirmek istemesidir. Halkı aile planlamasına alıştırmağa çalışan ülkeler arasında Hindistan v.s. yanında Türkiye de vardır. 1 Nisan 1965 tarih 557 sayılı Nüfus Planlaması Kanunu bu hususta lüzumlu esasları koymuştur. Kanunun uygulanması ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığında kurulan Nüfus Planlaması Genel Müdürlüğü meşgul olmakta ve araştırma işlerine Hacettepe Üniversitesi Nüfus Araştırma Enstitüsü katılmaktadır. Propaganda için kurulan Aile Planlaması derneklerinden faydalanılmaktadır.
Bu girişimlerin henüz olumlu sonuçlan görülmemişse de kısa bir zamanda meyve vermeleri esasen beklenemez.
Almancası : Bevölkerungspolitik.
Fransızcası : politique de la population.
İngilizcesi : population policy.
(Bk; Nüfus artışı).