Döviz kurlarına yapılan zammın oram % 66 dır. Devalüasyon oram ise, % 40 dır.
Devalüasyonun nedeni, iç harcamaların ödemeler dengesine yaptığı baskıdır.
Millî sanayi, 1970 yılında, tüketim ihtiyaçlarının büyük kısmını karşılayabiliyordu. Dışarıdan getirtilen hammadde ve yatırım malzemesi, ithalâtın yaklaşık olarak % 90 ını teşkil ediyordu.
Ancak 1958 devalüasyonundan beri, 38 milyar liradan 148 milyara yükselmiş olan gayrı safi millî hasılanın doğurduğu talep, ham madde ve yatırım malzemesi ihtiyacını giderek artırıyordu. Döviz geliri, ihtiyaca yetecek miktarda değildi. Sınaî mamuller ihracatında, henüz arzulanan ölçüde gelişme kaydedilmiş değildi. Devalüasyondan basında oldukça sık bahsedilmesi, işçi dövizlerinden bir kısmının memlekete girmesini geciktiriyordu.
Devalüasyonu'un getirdiği maliyet enflâsyonu, başlangıçta pahalılığı büsbütün tahrik etmiştir. HELEZON denilen olay, iktisadî hayatta etkisini duyurmuştur. İş hacmindeki duraklamaya karşılık, fiyat hareketlerinin hızlandığı bir ortama girilmiştir.
Ancak devalüasyonu izleyen aylarda, döviz geliri artmağa başlamıştır. Dışarıda bekleyiş halindeki işçi dövizleri, memlekete girmiştir. Ayrıca göçmen dövizler denilen kredi niteliğindeki massif rantrelerle karşılaşılmıştır. Oldukça gelişmiş durumdaki milli sanayi, devalüasyonun sağladığı olanaklardan yararlanarak ihracatını genişletmiştir. 1970 Temmuzunda 93 milyon dolardan ibaret bulunan döviz rezervleri, 1972 Martında 815 milyon doları aşmıştır. Merkez Bankasının altın stoku ile beraber, Türkiye'nin milletlerarası likiditesi 955 milyon dolara çıkmıştır. Cari transferleri yapabilmekte güçlük çeken bir memlekette, birdenbire milyara yaklaşan bir döviz aktifi toplanması, azımsanmayacak bir sonuç idi.
On Ağustos Kararları, Türkiye'nin sonu gelmeyecekmiş gibi görünen kronik döviz sıkıntısını gidermiştir. Sanayiin ihracat yapabilecek güç kazandığı, işçi tasarruflarının önemli rakamlara eriştiği ve eurodollar piyasasının yeni plasman alanları aradığı bir döneme rastlaması, para operasyonunun başarısını kolaylaştırmıştır.
12 Mart 1971 deki hükümet değişikliğinden sonra iş başına gelen Nihat Erim ve Ferit Melen kabineleri, artan döviz gelirinin gerektirdiği nötralizasyon tedbirlerini alamamışlardır. Merkez Bankasının aktifinde biriken dövizler, emisyonun şişmesine sebebiyet vermiştin Fiyatlar, büsbütün pahalılanmışttr. Ekonomi, refah yolunda mesafe kazanmakla beraber, istikrarlı dengeye kavuşamamıştır.
(Bk; helezon, devalüasyon, Dört Ağustos Kararları, Yedi Eylül Kararları).