Başta devlet olmak üzere kamu tüzel kişiliğine sahip bütün idare ve kurumlarda kamu hizmeti gören gerçek kişilerin atanmalarını, ilerlemelerini ve diğer çalışma şartlarını göstermek suretiyle idarî mekanizmanın verimli şekilde çalışmasını sağlamak idare hukukunun en önemli konularından birini teşkil etmektedir.
Öte yandan kamu hizmetinin mahiyet ve önemi liyakatli bir personelin iş başına getirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Memleketimizde personel rejimi oldukça uzun bir süre 788 sayılı Memurin Kanunu ile düzenlenmiş bulunuyordu. Bu kanun 14 Temmuz 1965 tarih ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile yürürlükten kaldırılmış, ancak bu son kanunun da birçok maddesi 31 Temmuz 1970 tarih ve 1317 sayılı kanunla değiştirilmiş veya yeni maddelerle tamamlanmıştır.
Devlet personeli bakımından genel rejimi tayin ve tespit eden 657 sayılı kanunun dışında kalan kamu personeli de mevcuttur. Nitekim 1327 sayılı kanunun birinci maddesinde yargı yetkisini kullanan hakimlerle, üniversite ve yüksek okul öğretim üyeleri ve yardımcılarının, Türk Silâhlı Kuvvetleri personelinin bu kanuna tâbi olmadıkları açıkça ifade edilmiştir. Bu son grupta yer alan askerî personelle ilgili olarak 926 ve 1329 sayılı kanunlar çıkarılmıştır.
657 sayılı kanun devlet memurunu tarif etmiş, ayrıca sözleşmeli personel ve «işçi» kavramlarından ne anlaşılması gerektiğini göstermiştir. Bahsi geçen kanunda Anayasanın 117 inci maddesine paralel şekilde yapılan memur tarifinde şu unsurlar yer almaktadır. Memur:
i) Devletin kamu hizmetlerinin gerektirdiği asil ve sürekli görevlerini yerine getiren. ii) Devamlı vazife görmek üzere atanan, iii) Genel ve katma bütçelerle bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlardan, kefalet sandıklarından, Beden Terbiyesi bölge müdürlükleri bütçelerinden aylık alan kişidir.
Aynı kanuna göre memurların dışında kalan devlet personelinin bir kısmı sözleşmeli personeldir. Bunlar özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde ve zarurî hallere münhasır olmak üzere, kanunlarla verilen yetkiye ve Maliye Bakanlığı ile Devlet Personel Dairesinin görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca sözleşmeli olarak çalıştırılmalarına karar verilen kişilerdir.
Nihayet kamu tüzel kişilerine bağlı olan işçiler ise iş kanunları ile 274 sayılı Sendikalar Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunlarına göre işçi sayılanlardır. Bu sonuncu grupta yer alan personel, 657 sayılı kanunun kapsamı dışında kalmakta ve diğer işçilerin tâbi oldukları kanunlardan yararlanmaktadırlar.
Devlet memurları 657 sarılı kanlına göre 8 sınıfa ayrılmışlardır. Bu sınıflar şunlardır:
1 — Genel idare hizmetleri,
2 — Teknik hizmetler.
3 — Sağlık hizmetleri.
4 — Eğitim ve öğretim hizmetleri,
5 — Avukatlık hizmetleri,
6 — Din hizmetleri,
7 — Emniyet - hizmetleri,
8 — Yardımcı hizmetler.
Bu sınıflarda yer alan memurların tahsil durumlarına göre hangi dereceden işe başlayacakları ve hangi derecenin hangi kademesine kadar yükselebilecekleri bahsi geçen kanunun 36 ıncı maddesinde gösterilmiştir. Meselâ dört yıllık yüksek öğrenim görmüş bulunan bir devlet, memuru genellikle bütün sınıflarda 10 uncu derecenin ilk kademesinden işe başlamakta ve 1. derecenin son kademesine kadar yükselebilmektedir. Derece ve kademeleri gösteren tablodan anlaşıldığına göre 10 uncu derecenin ilk kademesi 225, birinci derecenin son kademesi ise 1000 göstergelidir. Bu meblâğ «her yıl memleketin ekonomik gelişmesi, genel geçim şartları ve devletin malî imkânları gözönünde bulundurulmak suretiyle Genel Bütçe Kanunu ile tespit» edilecek bir katsayı ile çarpılacaktır. Nitekim hazırlanan özel bir kanun 1970 bütçe yılında katsayının 7 olacağını kabul etmiştir.
Kamu idaresi personelinin tayin ve terfiinden başka, bunların çalışma ve yaşama şartlarıyla ilgili yeni birçok hükümler getiren 657 sayılı kanun, senelerden beri özlenen bir reformun hukukî çerçevesini çizmiş, ancak tatbikata intikal edince pek çok aksaklıklarla karşılaşılmış ve şikâyet konularının ardı yıllarca kesilmemiştir.