Yüklenirken Lütfen Bekleyiniz...

SOSYAL ADALET NEDİR?


Sosyal sınıflar arasındaki dengesizlikleri gidermek, iktisaden zayıf zümreleri, özellikle işçileri işverenlere ve diğer varlıklı sınıflara karşı korumak anlamına gelmektedir.

Sosyal sınıflar arasındaki tezatlar On Dokuzuncu Yüzyıldan sonra daha ciddi bir nitelik kazanmış, bu arada emeğinden başka gelir kaynağı bulunmayan işçiler önemli bir sosyal sınıf haline gelmişlerdir. Diğer taraftan kapitalist fabrika sanayii. Fransız ihtilâlinin ferdiyetçi ve liberal fikirleri çok geçmeden büyük bir işçi sefaletine yol açmıştır Nitekim 1820-1840 yılları arasında Avrupa ülkelerinde yapılan sosyal araştırmalar işçilerin günlük çalışma sürelerinin 16-17 saati bulduğunu, kadınların ve çocukların ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırıldığını, işyerlerinde sıkı disiplin uygulandığını göstermektedir. Ağır şartlara rağmen işçilerin sık sık işsiz kaldıkları, gelirlerinin ise sefalet ücretinden başka bir şey olmadığı anlaşılmaktadır.

İşçi sınıfının içinde bulunduğu bu şartlara karşı önce aydın burjuvalardan gelen tepki çok geçmeden emek sahipleri tarafından benimsenmiş ve önemli işçi hareketleri patlak vermeğe başlamıştır. Şiddet tedbirlerile bunların önlenmesi yerine isçilerin çalışma ve yaşama şartlarını düzeltme fikri gittikçe hâkim olmuş ve bir yandan çalışanları koruyan mevzuat kabul edilmiş, öte yandan da işçilere serbestçe teşkilâtlanma hakkı tanınmıştır.

İşçilerle çok yakından ilgili olan sosyal adalet kavramı günümüzde daha geniş bir anlam kazanmıştır. Gerçekten işçiler dışında kalan ve iktisaden zayıf olan herkesin veya zümrenin iktisaden güçlü olanlara karşı korunması da sosyal adaletin bir gereği haline gelmiştir. Meselâ sabit gelirli tüketicilerin büyük üreticilere karşı korunması, vergi yükünün dar gelirlilerden yüksek gelirlilere doğru kaydırılması, küçük üreticilerin büyük tüccar karşısında bazı imkân ve garantilere kavuşturulması gibi.

Almancası : Sozialgerechtigkeit.

Fransızcası : justice sociale.

İngilizcesi : social welfare.