VERGİ YÜKÜ NEDİR? Yazdır
Devlete ödenen vergi miktarı ile mükellefin vergi ödeme iktidarının bir fonksiyonu olup, vergi miktarının vergi kapasitesine oranını ifade eder. Şu hale göre vergi yükü, nisbî bir kavram olup, vergi olarak devlete aktarılan miktarın üzerine salındığı matraha olan oranını ifade eder. Vergi yükü, ele alınan vergiler ve bu yükü taşıyan fert veya gruplar açısından farklı tasniflere tâbi tutulabilir. Ele alınan vergiler açısından, başlıca üç vergi yükü kavramı tanımlanabilir. Bunlar tek vergi yükü, vergi grupları yükü ve tüm vergi yüküdür. Tek vergi yükünde, bir tek vergi ele alınır (gelir veya kurumlar yahut her hangi bir tüketim vergisi gibi) ve bu tek verginin tutarı matraha oranlanır Aynı matrah türü üzerine salınan farklı vergilerin yük araştırması yapılırken bu metod seçilir. Vergi grupları yükü hesabında ise bir grup içindeki bütün vergilerin tutarları ele alınır (dolaylı vergiler gurubu veya dolaysız vergiler gurubu gibi). Vergi türlerine göre yapılan tasnifte üçüncü hal, bütün vergiler tutarının göz önünde bulundurulmasıdır. Meselâ bir mükellefin vergi olarak ödediği bütün vergilerin tutarı mükellefin gelirine oranlanarak, tüm vergi yükü bulunur. Vergi yükünü taşıyan fert veya gurup açısından ise mikro ve makro olmak üzere ikili tasnif yapılabilir. Mikro tasnifte bir mükellef veya az çok benzer durumda olan bir mükellef gurubu ele alınır ve bunların tek vergi yükü, vergi, gurubu yükü veya tüm vergi yükü bulunabilir. Makro tasnifte artık mükellefler ile uğraşılmaz, vergi veya vergilerin bütün ekonomideki yükleri üzerinde durulur. Meselâ burada, ekonomide dolaylı vergi, dolaysız vergi yükü veya tüm vergi yükü bulunabilir. Gerçek vergi yükü ile bu yükün hissedilmesi farklı hususlardır. Gerçek vergi yükü, mekanik hesaplamalar sonucunda bulunan bir orandır. Buna objektif vergi yükü denir. Mükellef tarafından bu yükün hissedilmesi ise farklı olabilir. Mükellefin hissettiği bu yüke sübjektif vergi yükü veya vergi tazyiki denir. Objektif vergi yükü ile vergi tazyiki birbirinden farklı olur. Meselâ eşit oranda objektif yük yükleyen dolaylı ve dolaysız vergilerin mükellef üzerindeki tazyikleri farklıdır ve bu tazyik (sübjektif vergi yükü) ikincisinde daha ağırdır. Objektif ve sübjektif vergi yükünün farklı olmasına sebep olan bir diğer faktör de kamu harcamalarıdır. Kamu harcamaları, objektif vergi yükünün, verginin alınıp henüz harcamanın yapılmadığı durumdan daha düşük olmasına yol açar. Fakat, bu harcamalar ferde çok belirli ve hemen etki gösterebilecek bir fayda sağlamıyorsa, sübjektif vergi yükü, objektif vergi yükünden yüksek olacaktır. Aşırı vergi yükü (excess burden) kavramı ise yukarıdakinden daha farklı bir anlam taşır. Bir verginin ekonomi üzerindeki yükü mükelleflerin yaptıkları vergi ödemesini aşıyorsa, o zaman bir aşırı yükten söz edilir. Meselâ bir vergi sistemi ilk durumda sağladığı varidatı, vergilerde yapılacak bazı değişikliklerle ikinci durumda da sağlayabiliyorsa ve ayrıca ikinci duruma geçilirken hiç kimsenin durumu bozulmadan bazı kişilerin iktisadî durumu daha iyiye gidebiliyorsa, o zaman ilk durumda bir aşırı yükün mevcut olduğu kesinlikle söylenebilir. Aşırı yükü başka bir örnekle şöyle gösterebilir. Emek geliri elde eden bir kişinin ödediği verginin arttırıldığını düşünelim. Aynı varidatı sağlayacak iki alternatif söz konusu olsun. Bunlardan birincisi mükellefin emek arzını etkilemezken, ikincisi emek arzında bir azalışa yol açarsa, ikinci verginin bir aşırı yük yarattığı söylenebilir. Aşırı yük, verginin üretim ve tüketim kararları üzerindeki etkisi dolayısı ile doğar. Daha açık bir deyişle, vergi üretimdeki veya tüketimdeki veya ikisi arasındaki marjinal ikame oranlarını değiştirdiğinden (yani ikame etkisi kanalıyla), bir aşırı yük söz konusu olmaktadır. Almancası : Steuerlast. Fransızcası : charge fiscale. İngilizcesi : tax burden.