Yabancı sermaye meselesi, iktisadî gelişme, ödemeler bilânçosu, iktisadî sistemler ve diğer "birçok açılardan ele alınabilir. Biz meseleyi sadece ana hatları ile belirteceğiz.
Uluslararası sermaye hareketleri başlıca iki şekil alabilir. Birincisi, esas itibariyle, faiz haddinin ülkeler arasında farklı olmasından doğmaktadır. Bunlara portföy yatırımlar da denilmektedir, ikincisi, dolaysız yatırımlardır. Bu tür yatırımlarda, yatırımı yapan tarafın yatırım üzerinde bir denetleme yetkisi vardır. Portföy yatırımlarda böyle bir denetleme söz konusu değildir.
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana uluslararası sermaye hareketlerinin rolü ve bileşimi önemli ölçüde değişmiştir. Daha önceki dönemde, A.B.D. hariç, sermaye ihraç eden ülkeler daha çok portföy tipi yatırımları tercih ediyorlardı. Savaş tan sonraki dönemde kamu bağış ve ödünçleri ile dolaysız yatırımların önemi artmıştır.
Uluslararası sermaye transferlerinin etkileri Transfer Teorisi içinde incelenir. Bu konuda, klâsik ve Keynes'gii olmak üzere iki teoriden söz edilebilir. Transfer Teorisi, esas itibariyle, belirli varsayımlar altında, dış denge'nin nasıl kurulabileceği ile ilgilidir.
C.P. Kindleberger, dolaysız yatırımlar'ı «bir ülkede yabancı yatırımcılar tarafından denetlenen teşebbüslerin pay sahipliği» şeklinde tanımlamaktadır. Bazı yazarlar, dolaysız yatırımların sermaye hareketlerinden çok, teknoloji ve sevk ve idare yeteneklerinin uluslararası hareketlerini ifade ettiğini, sermayenin ikinci derecede bir unsur olduğunu söylemektedirler. Diğer bir kısım yazarlar ise, bunun doğru olmadığını belirtmektedirler.
Dolaysız yatırımların fayda ve sakıncalarını üç açıdan değerlendirmek mümkündür. Dünya üretim seviyesi, yatırımı yapan ülke ve yatırımcı ülke açılarından dolaysız yatırımların fayda ve sakıncaları üzerinde kısaca durulabilir. Günümüzde dolaysız yatırımlar hem uluslararası iktisat teorisi ve hem de işletme iktisadı içinde incelenmektedir. Meselenin uluslararası işletmecilik bakımından incelenmesi bu yazının kapsamı dışında bırakılmıştır.
Dolaysız yatırımlar, sermaye, teknik bilgi, sevk ve idare yetenekleri gibi faktörleri bol ve dolayısıyla nispî olarak düşük getiriye sahip oldukları yerlerden, kıt ve yüksek getiriye sahip oldukları bölgelere götürerek, dünya üretimi üzerinde olumlu bir etkide bulunabilirler.
Yatırımcı ülke açısından, dolaysız yatırımların ödemeler bilânçosu üzerindeki ilk erişinin olumsuz olabileceği söylenebilir. Yatırım yapan ülkede büyümeyi yavaşlatabileceği, kararsızlık yaratabileceği, dış ticaret hadlerini aleyhte etkileyebileceği, ülkenin kendi firmalarının dışarıdaki faaliyetlerini denetlemede güçlük çekebileceği ve dolayısıyla millî planların ve politikaların uygulanmasının aksayabileceği, devletin vergi gelirlerinde azalma yoluyla zarar görebileceği ileri sürülmektedir. Buna karşılık, dış yatırımların özel getirilerinin yerli yatırımlardan daha fazla olduğu. bu yatırımların dışsal ekonomi veya dıştan yararlanma sağladıkları üzerinde durulmaktadır.
Yatırımın yapıldığı ülke açısından, dolaysız yatırımların ödemeler bilânçosu ve dış ticaret hadleri üzerindeki ilk etkileri olumlu olabilir. Yabancı yatırımlar, arzulanan büyüme haddine ulaşmada araç olabilirler, maliyetleri düşürücü bir etkide bulunurlarsa, bundan tüketiciler yararlanabilir, dışsal ekonomi sağlarlar (sermaye yanında teknik bilgi, yeni ürünler, pazarlama metotları, patentler, ticarî marka hakları, müteşebbislik inisiyatifi vs. de getirirler), yabancı yatırımlardan devlet vergi gelirleri yoluyla yararlanabilir, dağıtım örgütlerinin genişliği sebebiyle ihracatın artmasında rol oynayabilirler, emeğin marjinal verimini ve dolayısıyla ücret gelirlerini artırabilirler, emek kullanım imkânlarını arttıra bilirler.
Dolaysız yatırımların ileri sürülen bu faydalarına karşı, bazı sakıncaları olduğu da belirtilmektedir. Bunlar arasında, yabancı yatırımların yatırımın yapıldığı ülke içinde bazı grupların çıkarlarına hizmet ettiği ve bu bakımdan istendiği, atıl kaynakları kullanacak yerde iç üretimden kaynak çekebileceği, gösteriş saiki ile tüketimi teşvik ederek yerli sermaye birikimini aleyhte etkileyebileceği, ülke endüstrisinin yabancı denetimine girebileceği, yatırımcıların iç iktisadî politikalara müdahale edebilecekleri, monopol veya monopson durumları yaratabilecekleri, gittikleri ülkenin çıkarlarına değil geldikleri ülkenin çıkarlarına hizmet edebilecekleri, dual (ikili) ekonomi yaratabilecekleri, gelir yaratıcı etkilerinin kâr transferleri ve diğer yollardan kaybolabileceği, ülkenin araştırma ve geliştirme faaliyetlerini dondurarak, sınaî gelişmeyi köstekleyebileceği, uzun dönemde ödemeler bilânçosu ve dış ticaret hadlerini aleyhe etkileyebileceği; yeteri kadar ihracatta bulunmayacakları, kendi ülkelerindeki veya dışarıdaki firmalara öncelik verebilecekleri, mahallî istihdam uygulamalarını ihmal edebilecekleri, bazı siyasî çatışmalara yol açabilecekleri sayılabilir.
Marx'gil görüşe göre, dolaysız yatırımlar kapitalizmin çöküşünü ertelemek için gereklidirler. Ayrıca, bu tür yatırımlar, Marksist'lerce, bir sömürme şeklidir. Burada bu iddialar üzerinde durmak istemiyoruz. Yalnız, dolaysız yatırımlara böyle bir itham yöneltmeden önce, kavramları iyi tanımlamak, şartları dikkatli bir biçimde analiz etmek gerektiğine işaret edelim. Yukarıda saydığımız diğer sakınca ve yararlar için de aynı şeyi söyleyebiliriz.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu zaman Osmanlı imparatorluğundan önemli bir miktarda dolaysız yabancı yatırım devralmıştır. 1924 yılında bunların sayısı 94 idi. Bu şirketlere yatırılan sermaye de o zamanki kur üzerinden, 63.444.000 sterlin kadardı. Yüzde 45 payla Almanya başta gelmekte. %17 ile İngiltere ve %26 ile Fransa onu izlemekteydi. Bu yatırımlar 1928-1944 yılları arasında millileştirilmiş ve sermaye transferleri yapılmıştır.
1951 yılında 5281 sayılı, 1954 de 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu çıkarılmış ve 195168 arasında 94 milyon dolar tutarında yabancı sermaye gelmiştir. 15 Ocak 1957 de ABD ile imzalanan özel anlaşmanın da etkisiyle, 1951-68 döneminde A.B.D. nin payı %27.6 ya çıkmıştır. Yüzde 17.2 Batı Almanya, %16.1 İsviçre, %14.5 Hollanda, Almanya’yı izlemiştir. Ayrıca 18 Mart 1954 Petrol Kanunu'na dayanarak 250 milyon dolar daha girmiştir (1951 69). 1963-1972 arasında yılda ortalama 30 milyon dolar yabancı özel sermaye girişi olmuştur (toplam 298 milyon dolar).
Petrol dışında, gelen yabancı sermayenin tümüne yakın bir kısmı imalat sanayiinde toplanmıştır.
Almancası : Auslandskapital.
Fransızcası : capitaux étrangers.
İngilizcesi ; foreign capital.
(Bk; sermaye, dış ödemeler dengesi).