Para değerini, gelir seviyesindeki ve bölünüşündeki değişikliklerle izah eder. Gelir Teorisini bir denklemle ifade etmek mümkündür.
R = P. Q dur.
Formülde;
R , Gelirleri,
P , Genel fiyat seviyesini,
Q , Reel üretimi göstermektedir.
Gelir Teorisi, para miktarındaki değişikliklerin fiyatlara tesirinde, ferdî davranışlara da yer vermektedir. Bu teoriye göre, fertlerin ellerindeki satın alma gücünden umdukları fayda yalnız aktüel piyasa şartlarına bağlı değildir. Gelirler arttığı ve satın alma gücü kabardığı vakit, geçmişten kalma alışkanlıklar ve tecrübeler marjinal ünitelerin kullanılışına tesir edebilmektedir.
Aftalion, Gelir Teorisini tahlil ederken kambiyo kurları üzerinde durmakla beraber diğer gelir artırıcı faktörleri de analizine dahil etmiştir, önce kambiyo kurlarında meydana gelen değişmeleri inceleyelim:
Kambiyo kurlarının değişmesi, fiyatları ve dolayısıyla V’yi yükseltir. Neticede tedavüldeki para hacmi artmış olur. Zira kur fiyatlarının yükselmesi, bir taraftan ellerinde stok bulunan ithalâtçıların gelirini arttırır, diğer taraftan da yabancı kıymetli evrak sahiplerinin ve halen o ülkede oturmakla beraber gelirlerini dışarıdan temin eden kimselerin gelirlerini çoğaltır. Ayrıca, ihracatın artmasıyla, ihraç mallarını üreten faktörlerde ve ihracatçıların gelirlerinde bir yükselme olur. Bu gelir artışları nedeniyle, efektif talepte bir genişleme meydana gelir ve fiyatlarda da bir yükselme olur. O halde, gelir artışı fiyatlara tesir etmektedir, denebilir.
Aftalion, Miktar Teorisinin psikolojik faktörleri ihmal ettiğini, oysa Gelir Teorisinin, psikolojik faktörleri nazarı dikkate aldığını ifade etmektedir.
Gelir Teorisini özetleyecek olursak şu hususları sıralayabiliriz:
Kur hadlerinin değişmesi,
Devletin artan masraflarını karşılamak üzere emisyona başvurması,
Altın üretim miktarının artması,
Yeni kredilerin açılması,
Harp ve konjonktür dalgalanmaları, fiyatları etkileyebilir.
Aftalion; Miktar Teorisi ile Gelir Teorisi arasındaki farkları ise şöyle açıklamaktadır:
Kambiyo kurlarının değişmesi nedeniyle meydana gelen fiyat hareketlerini Miktar Teorisi değil, Gelir Teorisi açıklayabilmektedir.
Miktar Teorisine göre altın stokunun artması, fiyatları etkilemektedir. Gelir Teorisinde ise altın stoku değil, altın üretimi önem taşır. 1914 den sonra A.B.D. de altın stoku arttığı halde fiyatlarda bir değişme olmamıştır.
Miktar Teorisine göre, her emisyon artışı, fiyatları etkileyici bir faktördür. Oysa Gelir Teorisine göre, artan para miktarının fiyatları etkileyebilmesi için bir gelir artışına imkân vermesi gerekmektedir. Bu, her para miktar artışının niçin fiyatları yükseltmediğini açıklamaya yeter. Örneğin, 1914-1919 yılları arasında, emisyon şişkinliği fiyatlara tesir ettiği halde, 1927-1928 deki emisyon artışları piyasaları etkilememiştir.
Devletin merkez bankasından avans aldığı zamanlarda gelir artışı meydana geldiği için fiyatlar değişecektir. Ancak, devletin her avans alışının piyasada para hacmini artıracağı anlamına gelmez.
Miktar Teorisine göre vadesiz tasarruf mevduatının artışı fiyatları değiştirir. Gelir Teorisi ise bu artışın fiyatları pek etkilemeyeceğini ileri sürer. Zira kredi alanlar bunun vadesinde ödeneceğini düşündüklerinden, gelirlerinde bir artış olduğunu kabul etmezler. Dolayısıyla efektif talepte bir değişme görülmeyecektir. Örneğin. 1925 ve 1928 de A. B. D. rinde kredilerin artmasına rağmen P istikrarlı düzeyde kalmıştır.
Gelir Teorisi; gelirlerin fiyatları etkilediği gibi fiyatların da gelirlere etki yapacağını kabul
Diğer taraftan Fisher'e göre, ödemeler ile ankes arasındaki oran sabittir. Hâlbuki Aftalion, sabit kalan ankesin mutlak miktarıdır, demektedir. Yani, fertler muameleler için ayırdıkları miktarları, muameleler artsa bile sabit tutmak eğilimindedirler. Meselâ bir ayda 10.000 liralık muamele için 1.000 liralık ankes tutan bir kişi (V = 10 dur) 15.000 liralık muamele yapmaya başladığında (ki bu yavaş yavaş artar) yine 1.000 liralık bir ankesi elde tutmakta devam eder. Bu davranım zamanla değişim hızını artırmaktadır.