Grev ve lokavtların işçi ve işverenler bakımından olduğu kadar, memleket ekonomisi üzerinde de olumsuz etkiler meydana getirdiği bilinmektedir. Ancak toplu iş mücadelelerinin sadece bu yönünü dikkate alarak grev ve lokavtları yasaklamak yerine, zararlı tesirlerini mümkün olduğu kadar azaltma çareleri aranmıştır. Nitekim etkili bir uzlaştırma, arabulma, ihtiyari tahkim sistemine birçok ülkenin mevzuatında açıkça yer verilmiştir.
Şayet uyuşmazlık halindeki taraflar uzlaşma hususunda ısrar ediyorlarsa ve birbirlerine karşı grev veya lokavt yapma kararında iseler, o zaman kanunda öngörülen formaliteleri ikmal etmek ve bu arada gerekli bekleme sürelerine uymak zorundadırlar. Kanun koyucuların greve veya lokavta başlamadan önce taraflara yüklediği bu sorumlulukların sebebi, mümkün olduğu kadar hislerden uzaklaşarak, soğukkanlılıkla olayları ve bunların sonuçlarını muhakeme edebilmektir.
Nitekim Türk mevzuatında da tarafların toplu İş mücadelesine başlamadan önce bazı sürelere riayet etmeleri öngörülmüştür. Uzlaştırma kurulu kararının taraflarca kabul edilmemesi üzerine grev veya lokavta gitmek isteyen işçi sendikası veya işveren tutanak tarihinden itibaren 6 işgünü içinde durumu karşı tarafa ve Çalışma Bakanlığı teşkilâtına bildirmek zorundadırlar.
Karşı tarata yapılan bildiriden sonra ikinci bir altı iş günlük süre geçmeden grev veya lokavt kararı uygulanamaz. Bilhassa bu son sürenin taraflara toplu mücadelenin sonuçlarını iyi düşünmek fırsatını vermek amacıyla konulduğu şüphesizdir.
Almancası : Wartezeit, Abkühlungszeit.
Fransızcası : période de refroidissement.
İngilizcesi : cooling-off period.