Bütün dünyada işçilerin çalışma ve yaşama koşullarını sosyal adalet ilkelerine göre düzenlemek suretiyle dünya barışını sağlam temellere dayandırmayı amaç edinen uluslararası bir kuruluştur.
Birinci Dünya Harbini sona erdiren Versailles Sulh Andlaşması galip ve mağlup ulusların tabi tutulacakları yeni statüyü belirtmekle kalmamış, dünyada devamlı bir barışın hakim olması amacını da gütmüştür. Gerçekten asıl önemli olan husus, barış andlaşması ile savaş halini sona erdirmek değil, savaşa yol açan sebepleri ortadan kaldırmak suretiyle dünyayı devamlı ve sağlam bir barışa kavuşturmaktır. Bu amaca ulaşabilmek için bahs'i geçen andlaşmada Milletler Cemiyeti ismini taşıyan bir teşkilat kurulmuş ve buna bağlı olarak Milletlerarası Çalışma Teşkilatına (ILO) yer verilmiştir.
Uluslararası seviyede işçileri koruma fikri ise daha eski bir maziye uzanmaktadır. Gerçekten On Dokuzuncu Yüzyıl boyunca birçok sendikacı, sosyolog, devlet adamı veya sanayici işçilerin içinde bulundukları çalışma ve yaşama şartlarına karşı çıkmışlar ve hangi ülkede olursa olsun bütün işçileri koruyan uluslararası mevzuatın hakim olmasını şiddetle savunmuşlardır. Bu görüşlerin ortaya atılmasında insani düşünceler yanında, işçileri koruyan tedbirlerin maliyet masraflarını yükseltmesi sebebiyle uluslararası rekabeti tehlikeye düşürmesi de geniş ölçüde etkili olmuştur. Nitekim 1890 yılında Almanyanm teşebbüsü ile Berlinde 14 devletin katıldığı konferansta kadınların va çocukların çalışma sürelerinin sınırlanması, maden ocaklarında, çalışma ve hafta tatili gibi konularda önemli bazı teşebbüs ve temennilerde bulunulmuştur.. 1901 yılında isviçrenin Basel şehrinde devamlı bir büro faaliyete geçmiş ve 1906 yılında .20 ülkenin katılması ile işçileri koruyan ilk sözleşmeler kabul edilmiştir. Bunlar arasında beyiz fosforun sanayide kullanılmasının yasaklanması kadınların gece çalıştırılmalarının bazı kayıt ve şartlara tabi tutulması zikredilebilir.
Birinci Dünya Harbinde önce yapılan resmi ve özel girişimler ancak 1919 yılında kesin bir sonuca ulaşmış ve yukarıda da belirtildiği gibi Versailles Barış Andlaşmasının 13. faslı Milletlerarası Çalışma Teşkilatının ilk statüsü olmuştur.
İki dünya savaşı arasında Milletler Cemiyetinin bağımsız bir organı şeklinde faaliyet gösteren ILO 1940-1946 yılları arasında Montreal'de çalışmalarına devam etmiştir. 1944 yılında Flladelfiya'da toplanan konferansta kabul edilen bildiri teşkilat statüsünün bir parçası haline gelmiştir. ILO ya yeni amaçlar çizen bu bildiri “her nerede olursa olsun fakirliğin, bütün insanların refahı için bir tehlike teşkil ettiğini” kabul etmekte ve “ırk, inanç ve cinsiyetleri ne olursa olsun bütün insanlar, maddi ilerlemelerini ve manevi gelişmelerini serbestlik, şeref ve haysiyet, ekonomik güvenlik içinde ve eşit şanslarla takip etmek hakkına maliktirler” demektedir.
Milletlerarası Çalışma Teşkilatına üye olan devletlerin sayısı özellikle ikinci Dünya Harbinden sonra devamlı ve hızlı bir artış kaydetmiştir. Gerçekten 1919 yılında 45 devletin üye bulunduğu teşkilat, ellinci yılını tamamladığı sırada 120 üyeye sahip bulunuyordu (1969).
ILO bu niteliği ile gerçekten cihanşümul bir teşkilat özelliğini kazanmıştır. Diğer taraftan birçok ülüslatarasr kuruluşlardan farklı olarak teşkilatın bütün organlarında üçlü sistem hakim bulünmaktadır. işçi-işveren ve hükümet temsilcilerinin biraraya gelmesini ifade eden üçlü sistem, teşkilatın en yüksek organı olan Konferans'ın terekküp tarzında da esas kabul edilmektedir.
Nitekim her üye devletten bir işçi, bir işveren ve iki hükümet temsilcisinden meydana gelen dört kişilik delegasyon organizasyonu yıllık Konferansında bir devleti temsil etmektedir.
Teşkilatın 48 kişilik idare Konseyinde de 12 işçi. 12 işveren ve 24 hükümet temsilcisi bulunmaktadır. Nihayet, devamlı bir organ niteliğinde olan Milletlerarası Çalışma Bürosu ciddi bir idare, araştırma ve yayın merkezidir, isviçrenin Cenevre şehrinde faaliyet gösteren bu bürodan başka fLO nun dünyanın çeşitli bölgelerindeki 30 kadar bürosunda toplam olarak 2700 den fazla memur çalışmaktadır. Bunların önemli bir kısmını Milletlerarası Çalışma Bürosunun hazırladığı programları uygulayan, dokümanları hazırlıyan uzmanlar teşkil etmektedir. Teşkilatın 1948 de 4.5 milyon dolarlık bütçesi 1969 yılında 27.5 milyon dolara yükselmiştir.
ILO nun faaliyetlerini başlıca üç noktada toplamak mümkündür: 1 - yasama faaliyeti, 2- teknik işbirliği faaliyeti, 3- araştırma, eğitim ve yayım faaliyeti.
Yasama faaliyeti Milletlerarası Çalışma Konferansı tarafından kabul edilen tavsiye ve sözleşmelerle yapılmaktadır. Üye devletlerce tasdik edildikleri takdirde kanun gücüne sahip olan bu sözleşmeler bütün dünyadaki sosyal mevzuata ışık tutmak, ülkeler arasındaki farklı sosyal tedbirleri ahenkli hale getirmek, işçi-işveren ilişkilerini daima daha ileri kanunlarla düzenlemek, insan hakları ve sendika hürriyeti ilkelerinin bütün dünyada yerleşmesini sağlamak gibi amaçlarla hazırlanmakta ve kabul ecınektedir. Nitekim 1969 sonuna kadar üye deviailerin tasdikine sunulan sözleşmelerin sayısı 130 u bulmuştur. Bu sözleşmelere karşı üye devletlerin ilgisi de gün geçtikçe artmaktadır. 1 Eylül 1S69 tarihinde 120 üye devletin tasdik sayısının 3497 ye ulaşması bu hususu jvutedir.
Teknik işbirliği faaliyeti ise daha ziyade az gelişmiş ülkeleri Isrdisosval kalkınmasına katkıda bulunacınjgütmektedir. 1960 tan beri Birleşmiş Milletler Teşkilatının da yardımı ile teknik işbirliği faaliyeti hızlanmıştır. Nitekim 1968 senesinde birçok ülkede mesleki eğitim kooperatifçilik, işçi sağlığı ve iş güvenliği gibi konularda 1200 den fazla uzmandan yararlanılmış. ülkelerin özellikleri göz önünde tutularak birçok inceleme ve araştırmalar yaptırılmıştır.
Nihayet teşkilat geniş bir eğitim ve yayım faaliyetinde bulunmaktadr. İngilizce, Fransızca ve İspanyolca dilleri ile birçok dergi broşür ve kitap yayımlanmakta, Cenevrede Milletlerarası Sosyal Araştırmalar Enstitüsü ve Torinoda Milletlerarası Meleki gelişme Merkezi ILO tarafından idare edilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti ILO nun oldukça eski üyelerinden biridir. T.B.M.M. 9 Temmuz 1932 tarihli bir kararı ile Milletler Cemiyetine üye olmuş ve o zamanki statüye göre kendiliğinden Teşkilatın üyeliğini kazanmıştır. Bununla beraber Türkiye ile ILO arasındaki gerçek işbirliği ancak 1945 den sonra başlıyabilmiştir. Gerçekten Türkiye bu tarihten sonra bir yandan tam delegasyonla yıllık konferanslara katılmış, öte yandan da birçok sözleşmenin tasdikine girişmiştir. 1949 yılında ILO Türkiyenin çalışma sorunlarını incelemek üzere bir heyeti memleketimize göndermiş, daha sonraki yllarda da Yakın ve Orta Doğu Faaliyet Merkezini ve aynı isimli çalışma Enstitüsünü istanbulda kurmuştur. Ayrıca birçok kanunun hazırlığı sırasında ILO uzmanlarından yararlanılmıştır.
Buna karşılık Türkiye'nin 1969 sonuna kadar tasdik ettiği sözleşmelerin sayısı 20 den ibarettir. Özellikle sendika özgürlüğü ile ilgili 87 sayılı sözleşmenin henüz tasdik edilmemiş olmaşı memleketimiz bakımından önemli bir eksiklik sayılmaktadır.
Almancası : Internationale Arbeitsorganisation.
Fransızcası : Organisation Internationale du Travail.
İngilizcesi : International Labour Organization.
(Bk; Milletlerarası Çalışma Bürosu).