Mümkün olduğu kadar çok sayıda kimseyi sosyal tehlikelere karşı korumayı amaç edinen, devletin garantisine sahip kanunî bir sistemi ifade etmektedir. Fertlerin güvenlik ihtiyacı doğumlarından önce başlamakta ve hayatlarının her safhasında kendini göstermektedir. Hastalık, kaza, işsizlik, maluliyet, ihtiyarlık ve nihayet ölüm bu tehlikelerin başlıcalarını teşkil etmektedir. Bunlardan kurtulabilmek, hiç olmazsa tesirlerini azaltabilmek için fertler asırlardan beri çeşitli yollara başvurmuşlardır. Ferdî tasarruf, dini veya ahlâki esaslara dayanan yardım müesseseleri, sosyal yardımlar ve sosyal sigortalar bunların en önemlileri olarak göze çarpmaktadır. Sosyal güvenliğin çeşitli tarifleri yapılmıştır. Bu hususta müellifler arasında önemli görüş farkları mevcuttur. Bazılarına göre sosyal güvenlik fertlere kanunlarla sağlanan ve asgarî garantileri vermeye çalışan, bütün sosyal sigortaları kapsıyan bir kavramdır. Diğer bazıları ise sosyal güvenliği vasıtalarına göre değil, nihaî amacına göre tarif etmeye çalışmaktadırlar. Onlara göre sosyal güvenliği faydalandığı tekniklere dayanmak suretiyle tarif etmek yerine, ulaşılması gereken bir amaç olarak kabul etmek lâzımdır. Sosyal güvenlik terimi ilk defa Amerika Birleşik Devletlerinde nisbeten yakın bir tarihte kullanılmıştır. Gerçekten Kongrede 1935 de kabul edilen bir kanun Social Security Act adını taşımakta idi. Gerçi bu kanun çok sınırlı bir amaç gütmekte, sadece bir kısım vatandaşa sosyal garantiler sağlamakta idi. Bununla beraber bu terim özellikle ikinci Dünya Harbinden sonra birçok müellif tarafından kullanılmış, anayasalara geçmiş, hatta 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirisinde açıkça ifade olunmuştur. Sosyal güvenlik ister dar, ister geniş anlamıyla tarif edilsin günümüzde ücretliler çerçevesini aştığı ve iktisaden zayıf olan herkesin korunmasına doğru yöneldiği muhakkaktır. Gerçekten birçok Avrupa ülkesinde prim karşılığı olmaksızın aile yardımlarından bütün vatandaşların istifade ettirildiği, keza sağlık hizmetlerinden de gittikçe aynı esasların hâkim olduğu görülmektedir. Bu gidişin kısa dönemde primlerin tamamiyle ortadan kalkacağını ve sosyal güvenlik kurumlarının tamamiyle vergilerle finanse edileceğini göstermediği şüphesizdir. Ancak sosyal güvenliğin böyle bir amaca yöneldiğini de inkâr etmeğe imkân yoktur. Nitekim günümüzde sosyal güvenliğin teknik ve ekonomik sorunları kadar, siyasî ve felsefî yönleri üzerinde de durulmaktadır. 1961 tarihli Türk Anayasası herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip bulunduğunu kabul etmiş ve bu hakkı sağlamak için sosyal sigortalar ve sosyal yardım teşkilâtı kurmak veya kurdurmak görevini devlete yüklemiştir Almancası : soziale Sicherheit. Fransızcası : sécurité sociale. İngilizcesi : social security.
| |||